Hieronymus Laski’nin ikinci İstanbul seyahatına dair günlüğünden kesitler.
Lâtince.
ad suam praesentiam admittat, iussitque ut eras essem paratus, et maxima modestia
et reuerentia utar apud Imperatorem suum.
Eadem mihi dixit lonus Beeg nomine Bassae, quod non grauarer si mecum
praesentibus alijs Bassis acerbius loquatur, quoniam esse opere praetium
uitare suspitionem apud alios Bassas.
Séptimo Die
Hora diei tercia ingressus sum Deuan.ubi seden tibus Bassis repetiui legationem
meam, quam anno superiori habui, repetiui etiam responsa, quae mihi
Imperator dederat, et maiori qua potui arte contendebam, Regium animum,
propensionemque, et beneuolentiam commendare, lusticiamque et ius, quo a
multo iam tempore Regnum Hungariae ad familiam Austriae, nuncque maxime
a morte Regis Ioannis, pure et mere, Diuina, humanaque lege pertineat, declarare
et inculcare. Maiestatemque Regiam supra modum cupere, ut firmissima
amicicia et pax stabiliatur inter se et Imperatorem. Quae quum longo enarrassem
sermone . Mox Ludffi Bassa. Pulchre inquit loquutus es, sed turpe fecisti,
quod quum exercitu uenisti, quomodo enim haec conueniunt, ex una parte
uenire pro amicicia et pace, ab alia nero cum armis, exercituque, etBombardis
castra Imperatoris obsidere, et expugnare, est ne hoc honestum, quod tu huc
uenisti propter beneuolentiam et pacemiet sub id tempus Imperator noster irritatur
et lacessitur, ac armis impetitur. Ingerit se etiam Seuliman Bassa et dicit.
Terroribus et armis uis tu Imperatorem nostrum cogeré, ut cum tuo Rege pacem
faciat. Exclamai Rusiham Bassa, et dicit ecce exercitum duxisti, et optas
Budam ac Regnum, quid hoc aliud est, nisi ut Imperator emat amiciciam uestram
, mercetur pacem a uobis, dato Regno, Ah quam honestam et pulchram
legationem adfers. Dicit Mehemeth Bassa, audebis ne talia apud Imperatorem
loqui? Respondí, nelle me intelligere, si eorum alieni iuberet Imperator, ire
ad Regem, ut nunctiaret illi aliqua, obaudiret ne mandatum Imperatoris sui.
Dicit Seuliman Bassa, ubi homo terra et aqua ire potest, ibi quilibet nostrum
ibit quando potentissimus Imperator iusserit et dicet que commiserit. Respondí,
eodem modo me feeisse, et obedienter domino meo iubente huc uenisse,
et dicturum imperatori quae mihi sunt commissa. Dicit Ludffi Bassa. Tu non
es almanus, tu es liber seruire, et non seruire Regi almanorum. Quare tu non
manes apud Poloniae Regem, ecce hic fuit orator suus ante dies paucos, quem
interrogauimus de te, ipse retulit nobis, quod tu sis Consiliarius Regis Poloniae
et habes magnum officium, quare ergo stas cum Almano Rege. Respondí.
Quod Imperator Turcarum habet hic oratorem Regis Franciae qui tamen non
[sözünü elde ettiğini belirtti] ve yarın hazır olmamı ve Padişahın huzurunda olabildiğince mütevazı ve hürmetkar davranmamı buyurdu.
Yunus Beğ Paşa'nın adına, eğer diğer paşalardan daha sert konuşursa bozulmamamı, zira diğer paşalar nezdinde şüpheden kaçınmanın daha mühim olduğunu söyledi.
7. Gün [Kasım]
Günün üçüncü saati Divan'a girdim ve oturmakta olan Paşalara geçen yıl olduğu gibi elçiliğimi bildirdim ve Padişah'ın bana vermiş olduğu cevabı da tekrarladım ve belagatım el verdiğince Kral'ın [Ferdinand] meylini, amacını ve iyi niyetini iletmeye ve hangi haklardan ötürü Macaristan Krallığı'nın Avusturya ailesine [Habsburglara] uzun süredir ve şimdi Yanoş Kral'ın ölümünden sonra her zamankinden daha da fazla hem insan yasası hem de ilahi yasadan ötürü ait olduğunu anlatmaya çalıştım." Majesteleri Kral [Ferdinand] Padişahla kavi dostluk ve sulh tesis etmeyi her şeyden çok istiyor. " Uzunca bir anlatımın ardından Lütfi Paşa lafa girdi:
"Güzel konuştun; ancak orduyla birlikte gelerek kötü eyledin. Bir taraftan barış ve dostluktan bahsederken öbür yandan ordunun, askerin, topun eşliğinde Padişahın kalelerinin kuşatılması ve dövülmesi ne demektir? Padişah'a meydan okunur ve üzerine orduyla gelinirken, şimdi buraya dostluk ve barış üzere geldim demen dürüstçe midir?"
Süleyman Paşa da söze başladı:"Korku ve cebirle Padişahımızı Kralınızla barışa sevk etmek istyorsun."
Rüstem Paşa haykırdı: "İşte orduya öncülük ettiniz ve Budin'le Krallığı istiyorsun. Bu yaptığınız Padişah dostluğunuzu satın alsın, Krallığı vererek barışı takasla elde etsin demek değilse nedir? Aha, ne kadar dürüst ve güzel bir elçilik icra ediyorsunuz! "
MEhmet Paşa, "Padişah'ın huzurunda böyle dendiğini duyacak mısın?"
Cevap verdim: "Eğer aralarından birine Padişah [Ferdinand] Kral'a gidip kendisine bir şey iletmesini emretse, Padişahın emrine uymayacak mı bilmek isterim"
Süleyman Paşa cevapladı: "İnsan evladının karada ve denizde gidebildiği her yere aramızdaki herkes kudretlü Padişahımız gidip mesaj götürmemizi emrettiği sürece gidecektir."
Cevapladım: "Ben de aynı şekilde hareket ettim ve efendime itaat ederek buraya geldim; bana söyleneni de Padişah'a ileteceğim."
Lütfi Paşa konuştu: "Sen Alaman değilsin ve Alamanların Kralı'na hizmet edip etmemekte serbestsin. Niçün Leh Kralı'nın yanında kalmazsın; elçisi işte birkaç gün önce buradaydı ve kendisine sizi sorduk ve bize sizin Lehistan Kralı'nın danışmanı [consilarius] olduğunuzu ve mühim bir makamı elde tuttuğunuzu, bu yüzden nasıl olup da Alaman Kralı'yla bir durduğunuzu anlayamadığını söyledi."
Cevapladım: "Türklerin padişahının nezdinde burada bulunan Fransa Kralı'nın elçisi de Fransız değil, İspanyol'dur; biz Hristiynlar için istediğimiz kişiye hizmet etmek mümkündür"