Hieronymus Laski’nin ikinci İstanbul seyahatına dair günlüğünden kesitler.
Lâtince.
Die Quinto
Exiuerat Imperator ad Ecclesiam Diuae Sophiae, et tune dictum illi erat
de acceptis castris Thata et Wissegrad, ubi commisit Bassae ut me uocaret ad
se, ad quem quum uenissem, dicit Imperatorem scire uelle, ad quid hie uenissem.
Respondi.ut pacem bonam et fírmam facerem, ac meliorem quam
possem amiciciam stabilirem. Dicit Bassa, nerba mea non responderé factis,
quum una ex parte ego de pace agam, ab altera nero parte bellum terra et
aqua ueniat. Respondi.ueritatem esse que de bello loquatur, quoniam induciae
expirassent. Regemque meum consulte, necessarioque exercitum scripsisse
et misisse:propterea quod non habeat pacem cum isto Imperatore, et quod
pactis et concordiae cum Ioanne Rege factç quidam Hungari qui Budae sunt
stare nolunt. Dicit Bassa. Imperatorem ita esse offensum, ita exacerbatum, ut
non habeat modum quo pacto negotium meum promouere posset. Respondi.
Quare Imperator commoueretur si nos Christiani adinuicem pugnamus. Regem
enim meum non uenire ad Essek aut locum alium, ubi Zanzachus, aut alij
Turcae agant. Sed uenire Budam ubi nullus Turca sit, et ubi sit Regina Ioannis
uxor, mulier iuuenis, et ad pernitiosas Regi meo practicas cum certis principibus,
et etiam fortassis patre suo Poloniae Rege faciendas propensa. Dicit Bassa.
Budam esse Imperatoris, et eos omnes qui Budae sunt esse subditos et tributarios
eius.magisque Imperatorem offendi, quod Budam ubi uxor cum innocenti
puero maneat expugnare contendimus, quam si Esseeg obsideamus.
Imperatorem itaque uehementer irasci, nimiumque admirari aduentum huc
meum.uolebatque Bassa, promittam et scribam ad exercitum ut subsistât,
ñeque Budam pergat.aut si uenit, ut reuertatur. Ego nero respondi non posse
me hoc faceré. opereprecium enim esse, ut primum ab Imperatore audiar, et
aliquas primum inducias transigam. Dicit Bassa Imperatorem me non auditurum,
et si alius inquit uenisset nunctius fuisset sine capite: Sed tu inquit es
extra periculum, ncque timeas, et bene cogites quid apud alios Bassas sis lo
7
-quuturus, ad quos eras ibis, eras etiam erimus eum nostro Imperatore, ubi
ego omni studio laborabo, ut te Imperator audiat.
[Kasım] 5. Günü
Padişah Aya Sofya'ya gitmek için yola çıktığında, Tata ve Vişegrad Kaleleri'nin kabulü ona bildirildi ve Paşa'ya beni çağırttı. Geldiğimde buraya [İstanbul'a] neden geldiğimi sordu.
Hayırlı ve uzun ömürlü bir barış tesis etmek ve daha iyi bir arkadaşlık kurmak için geldiğim cevabını verdim.
Paşa, sözlerimin gerçeklere uymadığını söyledi. Zira ben bir yandan sulhten bahsederken, öbür yandan denizden ve karadan savaş yaklaşıyormuş.
Ben de sulhün miadı dolduğundan ötürü savaşla ilgili söylenenlerin doğru olduğunu söyledim. Kralım telkin ve zaruret icabı bir ordu toplamış ve yollamıştır. Çünkü Padişah'la sulh edememiş ve Budin'deki kimi Macarla Yanoş Kral'la yapılan anlaşmanın gereklerini yerine getirmek istememişlerdir.
Paşa şöyle söyledi: "Padişah o kadar sinirlenmiş, o kadar rahatsız olmuştur ki müzakereyi ilerletmemin imkanı yoktur".
Cevap verdim: "Biz Hristiyanlar birbirimize karşı savaşıyorsak Padişah neden rahatsız olsun ki? Kralım Ösek'e, ya da sancakbeylerinin veya sair Türklerin bulunduğu yerlere gelmiyor ki. Hiçbir Türk'ün bulunmadığı, ancak kimi prenslerle birlikte hem Kralım'a hem de babası Lehistan Kralı'na zararlı olacak hareketlere meyilli genç bir kadın olan Yanoş'un zevcesinin bulunduğu Budin'e geliyor. "
Paşa sözü aldı: "Budin Padişah'a aittir, ve orada bulunan herkes onun tebası ve haraçgüzarıdır". Padişah, masum ve sabi oğluyla beraber zevce- i mezkurun bulunduğu Budin'e karşı hareket etmemizden rahatsız olduğu kadar, Ösek'i kuşatsak olmazmış. Padişah vahim bir şekilde sinirlenmiş ve benim buraya gelmemi hiç hoş karşılamamış. Ve Paşa benden orduya durması ve Budin üzerine yürüyüşe son vermesi için yazmamı istedi. Eğer ordu varmışsa da geri döndürülecekti.
Ben de bunu yapamayacağımı söyledim. Ancak, önce Padişah tarafından dinlenip sonra bir ateşkes bağlamak daha zahmete değerdi.
Paşa, Padişah'ın beni dinlemeyeceğini ve başka bir sözcü/elçi [nunctius] gelirse, bunun başsız olacağını söyledi: "Ancak sen tehlike altında değilsin", dedi, "korkmana da gerek yok; ve yarın geldiğin zaman diğer Paşalarla neler konuşacağını iyi düşün. Yarın Padişah'ımız da bizimle olacak ve seni dinlemesi için elimden geleni yapacağım.