Habsburg elçisi Leonard von Nogarola'nın 1535 tarihli takriri (7. sayfa).
Latince
75
nus resohitum responsum super ijs acceperit: Dixit lonas: Quod nam responsum potuit
Maiestas sua hactenus expectare? Non ne seit Turcüm ibi continue fuisse in bello occupatum
etmaioribus impeditum bec omnia tamquam leuiora postposuisse: Literas autem
quamuis multas non tantum proficere, quantum vnam legationem : quç omnino mitti débet
a Regia Maiestate quamprimum Turcum appulisse Constantinopolim auditum fuerit:
Dixit Comes Maiestatem Regiam maxime gauisam fuisse, quod ipse lonas in his partibus
fuerit, quippe qui vero et viuo testimonio omnia quç Maiestas sua prius scripsit, approbare
et ratificare poterit : vnde cognoscetur, quod et ipse Comes, dum in Turcia
esset, et cum Ibraimo tractaret, vera predixit : quando inter loquendum cum ipso Ibraimo
accidit sermo de persona et qualitate Maiestatis Regiae et Ioannis : sicut ipse lonas,
tamquam qui interpres fuit, potest recordari : et cum de diuersis fuisset disputatum, dixit
Comes Ibraimo : quod si experiretur semel amicitiam Amborum, Regis et Ioannis,
videret cum effectu qualis esset differentia inter ipsos : cum Maiestas Regia ab antiquissimis
et gloriosissimis parentibus orta : vestigia suorum sequens : non possit non nisi in
omnibus animi magnitudinem ostendere : Ioannes vero e luto eleuatus , peruersas practicas
suas ex animo delere non possit : Et interrogatus lonas an horum verborum recordaretur
: dixit se recordari : et ita esse: Ergo inquit Comes: Cum ipse lonas iam viderit
successum, poterit esse bonus et oculatus testis apud Ibraimum : quod sibi nibil falsum
de Regia Maiestate a Maiestatis suç oratoribus relatum fuit: Dixit lonas sic esse : et se
sperare meliora post hac:
Datis autem ijjsi lonae a Comité mille ducatis nomine Maiestatis Regiae pro pensione
sibi promissa, visus est maxime contentus muñere, et innúmeras gratias agens, obtulit
seruitia sua Maiestati Regiç, promittens in bona fide, se esse bonum seruitorem suç Maiestatis
: quod quidem omni data occasione re ipsa comprobabit : et se sperare quod poterit
sic esse: Comes vero ex mandato et Instructione Regia videns illum tot oblationes
faceré : dixit Maiestatem Regiam esse optime de ipso informatam, qualiter se semper in
fauorem Maiestatis suç gesserit : et ideo non solum cum presenti muñere velie ei gratiam
suam ostendere, sed longe in maioribus: Et petens Comes ab eo dextram, dixit ei : vt
videret quod non sunt verba ista quç Comes ei dicit : extunc promittit ei, si medio et
fauore ac informaiione sua res ad boc deuenit : vt Maiestas Regia, sicuti iustum et honestum
est, debito sibi Regno Hungariae a Turcarum Imperatore in integrum restituatur:
tune non solum mille aurei annui : sed in duplo et triplo maior summa illi a Regia Maiestate
gratiose concedetur: Et quia ipse iam prouectae Aetatis est, vt sciat se non laborare
pro paruo tempore : debeat esse certus, quod in memoriam benefitij Maiestas Regia
eandem gratiam filijs et successoribus suis impertietur : pro quibus pium et bonestum est
patres laborare: lonas libentissime dala dextra, plures quam antea nunquam Maiestati
Regiç reuerenter agens gratias, dixit se sperare, quod Deus bçc faciet : quantum autem
in ipso erit, nuUum se vnquam pretermissurum munus veri seruitoris Maiestatis Regiae:
De quo Maiestas Regia poterat esse certa:
Cum videret Comes lonam taliter et toties se ofFerre ad seruitia Regiae Maiestatis,
rogauit illum, vt postquam talem ostendebat animum erga Maiestatem suam, consuleret,
[ s. 75 ] bir cevap alamadığına çok şaşırmıştı. Yunus cevaben “Majesteleri hala bir cevap mı bekler?” diye sordu. “Bilmiyor mu ki padişah harp etmekle meşguldür de en basit işleri dahi irtelemiştir! Çok değil, ancak bir ilçiyle yollanacak kadar mektup irsal itmiştir.” Majesteleri Kral kesinlikle padişahın İstanbul’a vardığı duyulmadan önce bunlara cevap vermeliydi. Kont, Majesteleri Kralın Yunus bu caniplere gelmiş olmasından çok hoşnut olduğunu; zira Yunus’un Majestelerinin daha önceden yazmış olduklarını, hakiki ve canlı bir tanık olarak teyit ve tasdik edebileceğini söyledi. Böylece Kont’un da Türkiye’de olduğu zaman İbrahim Paşa’yla müzakere ederken hakikati söylediği anlaşılacaktı: İbrahim Paşa’yla konuşma esnasında Majesteleri Kral ve Yanoş’un kişilikleri ve nitelikleri hakkında bahis açıldığında söylenenleri o sırada tercüman olan Yunus hatırlayabilirdi. Tartışılan muhtelif mevzuu arasında Kont, İbrahim’e şunu demişti: Bir defaya mahsus olmak üzere şayet her ikisinin, yani hem Kral [Ferdinand]’ın hem de Yanoş’un dostlukları tecrübe edilirse aralarındaki farkın ne olduğu çok rahat anlaşılabilirdi: Zira Majesteleri Kral kadim ve şerefli ebeveynlerden doğmuş, onların adımlarını takip etmekte ve yaptığı her işte yalnızca haşmetini sergilemekteyken, Yanoş erzel kimseler arasından yükselmiş ve ruhunun sapkınlığını silip atamayan biriydi. Yunus’a bu sözleri hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Yunus da hatırladığı ve doğruyu söylediği cevabını verdi. Bunun üzerine kont, Yunus’un mevzuun nihayetini gördüğünden ötürü İbrahim nezdinde pekâlâ bir şahit olduğu söyledi: Kendisine Majesteleri Kral’a dair Majestelerinin elçileri tarafından hiçbir şey yanlış aktarılmamıştı. Yunus da bunu teyit etti: Bundan sonra daha iyisini umut ettiğini söyledi.
Kont tarafından Yunus’a Majesteleri Kral adına kendisine [daha önce] taahhüt edilmiş ödemeye [pensione] mahsuben bin duka verildi. Aldığı hediyeden son derece hoşnut gözükmekteydi ve ardı arkası kesilmeden teşekkür etti. Majesteleri Kral’a hizmetlerini sundu ve hüsnüniyetle Majestelerine hayırlı bir hizmetkâr olduğu sözünü verdi. Verilen her fırsatta sözünün arkasında duracaktı. Kont Yunus’un bu kadar fedakarlıklar önerdiğini görünce Kralın emir ve talimatına mutabık olarak konuşmaya başladı: Majesteleri Kral, Yunus hakkında pek iyi bilgilendirilmişti ve her daim Majestelerinin lehine harekette bulunduğunu biliyordu. Ayrıca kendisine teşekkürünü sadece bu hediyelerle değil, çok daha fazlasıyla sunmak istiyordu. Ardından Kont Yunus’un sağ elini rica etti ve kendisine şöyle dedi: Gördüğü üzere Kont’un kendisine söyledikleri boş laf değildi: Ardından kendisine şayet nasip olursa şu taahhütleri gerçekleştireceğini söyledi: Majesteleri Kral, adil ve dürüst olduğundan ötürü, kendi hakkı olan Macaristan Krallığı’nı padişahtan tümüyle geri alacak ve ardından kendisine her yıl sadece bin altın değil, iki bin, üç bin belki de daha fazlasını seve seve hibe edecekti. Zira şimdi yaşı da ilerlemiş olduğundan kısa bir süre için emek harcadığını düşünmemeliydi: Emin olmalıydı ki çabası hatrına Majesteleri Kral aynı inayeti evlatlarına ve haleflerine de sergileyecekti. Evlatları için çabalamak babalara yaraşır mukaddes ve dürüst bir hareketti. Yunus şevkle sağ elini verdi ve Majesteleri Kral’a o zamana dek göstermediği kadar büyük bir hürmetle teşekkür edip, Tanrı’nın bunu nasip etmesini umduğunu söyledi. Majesteleri Kralın hakiki hizmetkârlığı görevini asla ihmal etmeyecekti: Majesteler Kral bundan emin olabilirdi.
Kont, Yunus’un bu kadar hevesle Majesteleri Kral’ın hizmetine kendini sunduğunu görünce kendisine “Madem ki Majestelerine bunca meylediyorsun, Majesteleri [ s. 75 ]