Habsburg elçisi Cornelius Duplicius Schepper'in 1534 tarihli nihai raporu / sefaretname (36. sayfa).
Latince
64
Incepit iterum de rebus Thurcarum loquî: Dicens nullam vnquam futuram
meliorem occasionem ipsos inuadendi. Ex quo non parum negocii sit
ipsis futurum cum Persis. Verum esse quod pro tuitione Greciae manserint ad
octoginia milia Acangy qui sunt rustici liberi ab impositionibus sed eos in
multo tempore simul congregari non posse.
S ci re se quibus modis tota ea prouincia facillime subiugari possit et
sine ictu gladii. Se desuper cum Ferdinando rege: sed solo locuturum esse.
Nolle enim vt res patefìat. Scire se etiam vnde Thurcae timeant. Et quae loca
sint inuadenda. Sed de iis nullum publicum sermonem fieri debere. Sibi enim
esse periculosum.
Diceret Cornelius Ferdinando regi Ne miretur si principio cum sit
in Hungariam venturus, nonnulla forte fecerit quç videbuntur aduersus ipsius
Maiestatem esse. Hoc enim modo decutere se debere suspitionem quae de eo
habetur quod faueat Ferdinando regi. Periculosum esse sibi aliter faceré ob
querimonias quas de ipso posset faceré Ioannes et Hungari apud portam.
Ideoque maxima dissimulation e vtendum sibi esse.
Admonuit etiam Cornelium vt quando Budç esset ostenderet se male
contentum de se Aloysio Grito , et presertim apud consiliarios Ioannis.
Adiecit se ex Transyluania venturum Budam, et inde missurum hominem
suum ad Serenissimum Ferdinandum regem et postea ad ipsum venturum.
Carolo autem Cçsari diceret ipsius Aloisa nomine Cornelius, vt omnino
classem augeat, resistatque imprimís Barbarossae. Nam si illum contigerit foelice
aliqua fortuna vti, fore vt Caesar Thurcarum longe maiorem fidem ipsi sit
adhibiturus, et eum noua classe: pecuniis et rebus necessariis adiuturus. Vnde
semper circa viscera Hispaniae illum fore. Et maioribus longe expensis se defensurum
contra eum quam faceret si ipsam Constantinopolim inuaderet. Id
quod facillime faceré possit. Si enim Barbarossa in Aphricam contendat, Quid
obesse quominus classis Caesarea veniat in Proponthida , ad vsque Constantinopolim,
cum nulla triremis maneat pro defensione illius maris. Et castella
quae sunt ad Hellesponthum facillime possint accipi. Inuenturam esse classem
Caesaream Constantinopoli summas opes et prouisionem ad bellum et nullam
resistentiam.
Si autem hac vice hoc faceré non possit aut velit Carolus Caesar: Tune
pro vere próximo quam maximam potest classem apparet, Et se cum Venetis
coniungat. Hanc esse certissimam viam ad victoriam.
[ s. 64 ] Adından tekrar Türklerin meselelerinden bahsetmeye başladı: Türk topraklarının işgalini şimdi başlatmaktan daha uygun bir zaman olamazdı. Safevilerle de bu hususta müzakere edilmeliydi. Rumeli’nin muhafazası için seksen bin akıncı [Acangy], yani vergiden muaf tutulan çiftçiler bırakılacağı doğruydu; ancak bunların toplanması uzun sürerdi.
Gritti bu eyaletin tek bir kılıç darbesi vurmadan kolaylıkla nasıl ram edilebileceğini biliyordu. Ancak bu hususu Ferdinand Kral’la baş başa konuşacaktı- şimdiden açığa çıksın istemiyordu. Türklerin nelerden çekindiğini ve nerelerin işgal edilebileceğini biliyordu. Ancak bunlar ayan beyan konuşulmamalıydı, zira kendisi için tehlike arz ediyordu.
Cornelius’un Ferdinand Kral’a, Gritti Macaristan’a geldiği zaman başlarda kendisine karşı hareket ediyor gibi gözükmesinden endişe etmemesi gerektiğini söylemesi lazımdı. Zira öyle yaparak Ferdinand Kral’a meylettiği şüphesini bertaraf etmesi gerekiyordu. Başka türlü davranması Yanoş’un ve Macarların Divan nezdinde başlatabilecekleri şikayet furyasından dolayı tehlikeli arz ederdi. Bu sebepten ötürü olabildiğince gizli hareket etmeliydi.
Alvise ayrıca Cornelius’a Budin’e vardığında, özellikle de Yanoş’un danışmanları müvacehesinde, kendisinden şikayetçi gibi davranmasını tembihledi.
Sonra da Erdel’in ardından Budin’e gideceğini, ardından da bir adamını Ferdinand Kral Hazretleri’ne yollayıp en son kendisinin krala gideceğini söyledi.
Cornelius ayrıca Alvise’nin yerine Kayzer Karl’a tüm donanmasını toplayıp bilhassa Barbaros’a direnmesini söylemeliydi. Zira şayet Barbaros’un tarihi büyük bir muvaffakiyet getirirse padişah ona her zamankinden fazla itimat edecek ve donanmasını büyütecek, verdiği para ve sair levazımatı artıracaktı. Böyle olursa her daim İspanyol sularına müdahil olacaktı ve Kostantiniyye’yi fethetmeye kalksa yapacağı harcamadan çok daha fazlasını kendini müdafaa için yapacaktı. Halbuki bunu rahatlıkla başarabilirdi. Ancak şayet Barbaros Afrika’ya çıkarsa Kayzer’in donanması neden Marmara Denizi’ne, hatta Kostantiniyye’ye kadar, gelmeyecekti ki? Marmara Denizi’nin müdafaası için hiç kadırga kalmayacaktı. Ayrıca, Çanakkale’deki kaleler kolayca ele geçirilebilirdi. Kayzer’in donanması Kostantiniyye’de büyük yardım görecek, harp için gerekli erzak bulacak ve hiçbir mukavemetle karşılaşmayacaklardı.
Ancak şayet Kayzer Karl bunu bu sefer yapmaya kadir ya da meyyal olmazsa, o zaman gelecek bahar cesim bir donanma hazırlayıp ve Venedikle birleşebilirdi. Bu zafere giden en kesin yoldu. [ s. 64 ]