Habsburg elçisi Cornelius Duplicius Schepper'in 1534 tarihli nihai raporu / sefaretname (35. sayfa).
Latince
63
Et miramur nos Tharcç qualiter tamdiu substiterit Et quorsum euaserit ferocia
Hungaroium quod ipsum non interfecerint.
Haec et similia contra Gritum plurima locutus est lonusbeg.
Neque pretereundum. Quod Sansachus Samandriae et Belgradi his
diebus Constantinopoli habuit Murath Vayuodam quem prefîcere voluit
equitibus et classi Thurcarum quae est pro tuitione Budae in locum Momyn
Vayuodae qui est seruitorMehemethbeg quondam Sansachi Samandriae, nunc
autem Sansachi Moreae. Quod tarnen officium : defendente Grito Momyn Vayuodam
prefatum , idem Murath obtinere non potuit. Quare et ille pleno ore
tonans contra Gritum aperte apud portam et ipsis etiam seruitoribus Griti,
qui idem illud postea Cornelio retulerunt: fore vt si in necessitate foret Grítus
constitutus in Hungaria , et obsessus à Christianis , vt nulluni equitem
dominus suus Sansachus Samandriç ipsi subsidio mitteret ; Et alia hçc tempora
esse quam ea fuere , cum esset Budae obsessus clarissime dixit sine vlla
dissimulatione.
In summa A familiarissimis ipsius Griti intellexit Cornelius ipsum
summo odio omnibus esse.
Adducere autem secum ipsum Aloisium ad septingentos équités et totidem
pedites sed nullius valoris, Grecos, Sutores Cerdones et alios. Quantumuis
famam faceret de mille et bis mille item peditibus,
XI die lunii Egressus est Caesar Thurcarum ex palatío suo et conscensa
triremi transiit mare ad alteram ipsius Bosphori partem ad locum Scutari,
vbi in tentoriis mansit ad decimum quintum diem. Quo die processit
vlterius ad expeditionem Persicam.
Hoc etiam die venit ad Cornelium D. Aloisius Griti,
Qui dixit hoc die venisse cursorem ex Carahemith missum ab Imbrahimo
Bassa, qui nunciauit ipsum Cçsarem Persarum Tagmatz Sophy, premisisse
copias quasdam ad Taurisium Armeniç. Ipsumque in propria persona
ibi breui futurum esse. Quod indicium sit ipsum Sophy cum Tartaris res
suas composuisse , et fore vt omnino conflicturus sit cum Thurcarum Caesare.
Qui Caesar Thurcarum sit hybernaturus in Carrasà. Quae olim fuit Carraee: limes
Rhomani et Persici Imperli. Et non in Carahemith sicut prius constituerai. Imbrahimum
autem bassam velie capere Bagdath, eamque firmare presidio. Hoc
enim modo Syriam redditam iri securam ab excursionibus. Proinde si eam
Sophy defendere velit opus fore vt confligat cum Othomannis. Postea visura
iri quis sit futurus superior.
[ s. 63 ] Biz Türkler nasıl oldu da Gritti bu kadar uzun süre hayatta kalıp Macarların vahşetinden paçayı sıyırabildi çok merak ediyoruz.”
Yunus Beğ Gritti aleyhine bu ve benzer pek çok şey söyledi.
Unutmadan söylemek gerekir: Semendire ve Belgrat Sancakbeyi bugünlerde adamı Murat Bey’i Kostantiniyye’de bulundurmaktaydı ki kendisinin, sabık Semendire şimdiki Mora Sancakbeyi olan Mehmet Bey’in hizmetkârı Mümin [Momyn] Voyvoda’nın yerine Budin’in muhafazasıyla yükümlü süvarileri ve donanmayı yönetmesini istiyordu. Ancak, Gritti mezkur Mümin Voyvoda’yı himaye ettiğinden Murat istediğini elde edemedi. Bu yüzden Murat da ağzını açıp gözlerini yumdu ve divanda ayan beyan Gritti’ye ve hizmetkarlarına saydırdı ki hizmetkarları daha sonra gelip olan biteni Cornelius’a aktardı: Şayet Gritti Macaristan’da zor durumda kalır ya da Hıristiyanlar tarafından ihata edilirse, efendisi Semendire Sancakbeyi tek bir atlı dahi yardımına göndermeyecekti. Şimdi öncekilerden farklı bir durum yaşanıyordu; çünkü Budin’de mahsur kalacaktı. Bunları açıkça hiçbir şey gizlemeden söyledi.
Özetle, Cornelius Gritti’nin hizmetkârlarından da dinlemişti ki Gritti herkes tarafından nefret ediliyordu.
Alvise yanında yedi yüz süvari ve bir o kadar da piyadeyle gidiyor; ancak hiçbirinin bir değeri yok: Rumlar, kunduracılar, köleler ve saire. Ancak bin hatta iki bin piyadesi varmış gibi söylenti yayıyor.
11 Haziran. Padişah sarayından çıktı ve kadırgasına binip Boğaziçi’nin öbür yakasındaki Üsküdar’a geçti ve on beş gün kadar otağında kaldı. Ondan sonra da İran seferi için ilerledi.
O gün Alvise Gritti Efendi de Cornelius’a geldi.
Gritti’nin dediğine göre o gün Kara Amid [Carahemith] ’den İbrahim Paşa’nın gönderdiği bir ulak gelmiş ve İran Şahı Tahmasb’ın [Tagmatz Sophy] Tebriz’e [Taurisium Armeniae] asker yolladığını söylemişti. Kendisi de yakın zamanda şahsen gelecekti. Gelen istihbarata göre Şah, Tatarlarla meselesini çözmüştü ve kesinlikle padişahla harbe girecekti. Padişah ise Harran’da [Carrasà] kışlayacaktı ki, burası eskiden Carræ [Harran] tesmiye olunan Roma ve Pers İmparatorluklarının sınırı idi. Yani padişah önceden kararlaştırılmış olduğu gibi Kara Amid’de kalmayacaktı. İbrahim Paşa Bağdat’ı ele geçirmek ve bir garnizonla kuvvetlendirmek istiyordu. Böylece akınlara karşı arkalarını güvene alarak Suriye’ye dönebilecekti. Ancak eğer Şah Bağdat’ı savunmak istiyorsa da Osmanlılarla çarpışması gerekecekti. Bu durumda da kimin daha kuvvetli olduğu ortaya çıkacaktı. [ s. 63 ]