Habsburg elçisi Cornelius Duplicius Schepper'in 1534 tarihli nihai raporu / sefaretname (34. sayfa).
Latince
62
Recepit Aiaz Bassa se id facturum. Et quantum ad iter iussit Cornelium
bono animo esse. lussum enim iis esse ad quos attinet vt eum bene tractent.
Ñeque quicquam illi dubitandum nisi de aduersa valetudine. Hoc modo
discessum est ab eodem.
Postea locutus est Cornelius cum Baylo Venetorum. Qui se excusauit
quod literas Cornelii, non misisset Venetias. Cum eo enim egerat vt literas
quas ad Caesaream Maiestatem et regiam scripserat , vnà cum suis transmitteret.
Id quod se faceré haud posse propter suspitionem et metum Thurcarum
dixerat. Id tamen adiecit Dominos Venetos nihil celare oratorem Caesaris
qui isthic est. Neque vero datum est diu cum eo loqui. Hieronymus autem
Lasky tune statim intromissus est ad prefatum Aiaz bassam.
Post cuius Hieronymi audientiam. Venit ad Cornelium lonusbeg qui
officio interpretis functus fuerat tam pro Cornelio quam pro Lasko. Dixit euradem
Lasko conquestum esse contra Ioannem Vayuodam, de ipsius ingratitudine.
Multa item locutum contra Beybeg Hungarum. Ipsi autem Lasko dictum
esse ab Aiaz bassa qualiter Serenissimus Rex Ferdinandus optimam pacem
cum Caesare Thurcarum haberet. Neque ipsum Caesarem credere iis quae contra
Ferdinandum regem dicerentur. Quçsiuisse etiam Aiaz Bassam à Lasko.
Quid ageret rex suus Franciç? quem tantopere laudare solitus esset. Cur non
inuaderet Carolum Caesarem contra quem tot practicas haberet ? Non esse
generosi principis per cuniculos agere : sed palam debere inimicitiam et hostilitatem
exercere. Haec ab Aiaz Bassa quaesita fuisse à Lasko. Qui respondisset.
Regem Francorum in breui aliquid magnum esse facturum.
Postea conuertit sermonem de Grito. Et dixit idem lonusbeg Ipsum
Aloisium Gritum esse pessimum et scelestissimum hominem. Neque Thurcam
ncque Christianum. Plurimumque se dolere dicebat quod nemo hactenus
fuisset Hungarus tam animosus qui ipsum occidisset. Omnino se sperare
ipsum Gritum numquam rediturum esse Constantinopolim. Eamdem spem
habere omnes Christianos Thurcas et lúdeos. Ipsum Gritum vaerissime causam
esse quod Ferdinandus Rex totum Hungariç regnum non obtinuerit. Nunc
ipsum tenere maximam curiam. Conductum aere suo militem secum adducere.
Id quod sine expilationibus et corrosionibus quas vndique facit, ab omnis
generis hominibus haud quaquam perficere conlinuareque possit.
Sibi lonusbeg, ipsum Gritum optime notum esse. Inuisum illum esse
bassis et officialibus maioribus. Apud solum Imbrahimum nonnihil gratia
posse. Sed si occideretur inquit Quis vlterius de ilio iiho meretricis curaret?
[ s. 62 ]
Ayas Paşa öyle yapacağını söyledi ve Cornelius’a iyi yolculuklar diler. Yola çıkacak olanlara da Cornelius’a hoş muamele etmelerini buyurdu. Sıhhatsizlikten başka korkması gereken başka bir şey yoktu. Cornelius böylece paşanın huzurundan ayrıldı.
Akabinde Cornelius Venedik balyosuyla konuşmaya gitti. Balyo Cornelius’tan, mektuplarını Venedik’e yollayamadığı için af diledi. Zira Majesteleri Kayzer’e ve krala yazmış olduğu mektupları kendininkilerle birlikte yollayacaktı. Türklerin şüphe ve korkusundan ötürü yapamadığını söylemişti. Ancak Venedikli efendileri, padişahın oraya gelmiş elçisine dair hiçbir şey saklamıyordu. Balyoya uzun süredir padişahla konuşma fırsatı tanınmıyordu. Lakin Hieronymus Laski mezkur Ayas Paşa’nın derhal huzuruna alınmıştı.
Hieronymus’un huzura kabulünden sonra, hem Cornelius hem de Laski için tercüman vazifesi görmüş olan Yunus Beğ Cornelius’a geldi. Laski’ye Yanoş Voyvoda aleyhinde nankörlüğünden ötürü şikayette bulunmuştu. Macar Beybeg aleyhinde çokça lakırdı etmişti. Ayas Paşa da Laski’ye Kral Ferdinand Hazretleri’nin hayırlı bir barış akdettiğini söylemişti. Ayrıca padişah Ferdinand Kral aleyhinde söylenenlere inanmıyor da demişti. Ayas Paşa Laski’ye şunu da sormuştu: “Bu kadar övüp durduğun efendin Fransa Kralı ne etmektedir? Bu kadar bağı olduğu Kayzer Karlo’yu neden işgal etmektedir? El altından oynamak hükümdarlara yakışmaz. Zira hükümdarlar ayan beyan adavet ve düşmanlık etmelidir.” Ayas Paşa Laski’ye bunları söyledi. Laski de cevap olarak, Fransa Kralı kısa süre içinde büyük icraatlar yapacaktır, dedi.
Ardından muhabbet Gritti’ye döndü ve Yunus Beğ Alvise Gritti’nin fena ve günahkar bir adam olduğunu söyledi: Ne Müslüman [Thurcam] ne de Hıristiyan’dı. Çok üzülmekteydi ki şimdiye kadar hiçbir Macar kendisini öldürecek kadar cesaret gösterememişti. Gritti’nin asla bir daha Kostantiniyye’ye dönmemesini umuyordu. Tüm Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler de aynı umudu paylaşıyordu. Hakikaten de Gritti, Ferdinand Kral’ın tüm Macaristan Krallığı’nı elde edememesinin müsebbibiydi. Şimdi çok dikkatliydi- parasını cebinden ödediği askerlerle ilerlemekteydi. Ancak yine de önüne çıkan herkesi yağma ve talan etmeden asla yoluna devam etmesi mümkün değildi.
Yunus Beğ Gritti’yi çok iyi tanımıştı. Paşalar ya da diğer yüksek rütbeli memurlar için bir ehemmiyet arz etmiyordu. Yalnız İbrahim Paşa’nın nazarında inayete mahzardı. “Ancak eğer öldürülürse, kim bu fahişe çocuğunu umursar ki? [Sed si occideretur, inquit, Quis vlterius de illo filio meretricis curaret?] [ s. 62 ]