Habsburg elçisi Cornelius Duplicius Schepper'in 1534 tarihli nihai raporu / sefaretname (17. sayfa).
Latince
45
Haec verba, quae nunc audiuisset ab ore Caesaris Thurcarum, esse longe diuersa
ab iis quae erant anno superiore per Imbrahimum Bassam dieta: et per ipsum
lonusbeg interpretata. Neque Carolum Caesarem tam impotentem esse sicut
ipse Caesar Thurcarum credat. Neque minis terreri : aut pacem ambire. Tametsi
honestam non recusaret. Haec ita per Cornelium dieta sunt lonusbeg.
In egressu portae, et violenter pulsus est à lanidtzaris Cornelius et sui,
et barbaris et inconditis vocibus, risu et minis ab illis exceptus, passim inclamantibus,
Spaigna, Spaigna, et monstrantibus quod omnes vellent occidere
et vlulantibus vt canes. Neque cohibita est barbara illa insolentia à Sawssis
qui ipsum comitabantur. Patienter itaque ea tulit Cornelius, quia aliter faceré
non potuit. Durauit autem ista insolentia vsque trans aedem diuae Sophiae , nihil
ad ea facientibus Sawssis.
XVIII die Maii. lussu Aiazbassae venit ad visitandum Cornelium quidam
Sclauus ipsius, natione Slesita, ex Vratislauia, renegatus tamen et ex
animo Mahometanus. Et ob id apud dominum suum primus inter gratiosos.
Is a dm o nuit nomine Bassae vt bene recordaretur Cornelius verborum heri
auditorum ab ore Caesaris. Quia ipsius verba essent veracia et firma, et non
mutarentur. Et recensuit omnia prout acta erant , dicens dominum suum Aiazbassam
ipsi omnia enarrasse , in nullo errans. In quo valde mirabatur leuitatem
illius gentis quae famulis suis tam magna negocia crederei. Neque minus
heri mirabatur Cornelius quod inter loquendum cum Caesare tres aut quattuor
iuuenes viri, ante portam cubiculi steterant quae aperta erat, et singula quae
dicebantur tam diligenter auscultabant, atque ipsimet Bassae. Vnde facile potuit
Cornelius comprehendere Cornelius, nihil illic tractari quod secretum
maneat, facillimumque esse Venetis et Florentinis omnia quae illic aguntur
rescire, quum barbara illa gens omnia habeat vçnalia. Id quod rei euentus
postea comprobauit. Nani Franciscanus quidam qui apud Vénetos versabatur,
ad Cornelium venit, et ei recensuit tam verba Caesaris quam ipsius Cornelii
habita hoc superiore die.
Idem Slesita dixit. Aiazbassam dominum suum dixisse. Qualiter
Caesar Thurcarum finito bello Persico , de quo breui finem sperabat , illaturus
esset bellum regi Georgianorum , qui non poterit contra eum inquit
durare.
De Imbrahimo Bassa dixit. Ipsum dici non libenter proficisci contra
Mahumethanos ad bellum, sed libentius contra Christianos. Quesiuit Cornelius
Quare hoc? Respondit. Aut fingit se hostem Christianis aut libenter tra-
[ s. 45 ] Şimdi padişahın ağzından duydukları, önceki sene İbrahim Paşa’nın söyleyip Yunus Beğ’in tercüme etmiş olduklarından çok farklıydı. Kayzer Karl hiç de padişahın düşündüğü kadar aciz değildi, hiç de korkmuyor ya da sulh için yanıp tutuşmuyordu. Yine de dürüst bir sulhu reddetmiyordu. Cornelius’un Yunus Beğ’e söyledikleri bunlardır.
Divan’dan ayrılırken Cornelius ve adamları yeniçeriler tarafından küfür ve bağırışlar eşliğinde şiddetlice itilip kakıldılar. Kahkahalar ve tehditlerle herkes “Ispanya, Ispanya [Spaigna, Spaigna]” diye bağırarak köpekler gibi uluyorlar ve herkesi öldürmek istedikleri tehditlerini savuruyorlardı. Kendisine eşlik eden çavuşlar dahi bu barbarca saygısızlığa katılmaktan geri durmuyorlardı. Cornelius sabırla bunlara tahammül etti zira başka bir seçeneği yoktu. Bu terbiyesizlik Aya Sofya’nın beri tarafına geçene kadar devam etti ve çavuşlar dahi engellemek için bir müdahalede bulunmadılar.
18 Mayıs. Ayas Paşa’nın emriyle, Müslüman olmuş muhtedi bir hizmetkar (Silezya [Slesita] milletinden, Wroclaw/Breslau’dan [ex Vratislauia]) Cornelius’u ziyarete geldi. Efendisinin gözünde en makbul adamlardan biriydi. Paşa adına Cornelius’a önceki gün padişahın ağzından duyduklarını iyi hatrında tutmasını öğütledi. Zira bu sözler hakiki ve katiydi; değişmeyecekti. Her şeyi gerçekleşmiş olduğu gibi anlattı ve efendisi Ayas Paşa’nın kendisine tüm olup biteni naklettiğini, hiçbirinde hata yapmadığını söyledi. Cornelius bunu duyunca bu insanların [illius gentis] hizmetkarlarına böyle mühim işlerde güvenebilecek kadar rahat olmalarına hayret etti. Keza önceki gün de Cornelius padişahla konuşurken üç ya da dört gencin açık duran oda kapısında beklerken tıpkı paşalar gibi söylenen her şeyi dikkatle dinlediklerini gördüğünde de şaşırmıştı. Bundan ötürü Cornelius rahatlıkla şu çıkarıma varıyordu ki, orada görüştüğü hiçbir mesele gizli kalmıyor ve suhuletle gerek Venedikliler gerekse Floransalılar yapılan görüşmeleri öğreniyordu. Çünkü bu barbar halk için her şey rüşvete tabiiydi. Olayların devamı bu çıkarımı doğruladı. Zira Venedikliler arasında yaşayan bir Fransisken Cornelius’a geldi ve kendisine hem padişahın önceki günkü sözlerini hem de Cornelius’un kendi söylemiş olduklarını anlattı.
Bu Silezyalı da Ayas Paşa’nın demiş olduklarını söyledi. Padişah İran’la savaş bitince, ki kısa sürede bitmesini umuyordu, savaşı Gürcülerin Kralı’na yöneltecekti; bu kral kendisine karşı uzun süre direnemezdi.
İbrahim Paşa hakkında da şunu dedi: Müslümanlara karşı sefere çıkmaya pek istekli olmadığı söyleniyordu; daha ziyade Hıristiyanlarla savaşmak derdindeydi. Cornelius neden böyle olduğunu sordu. Hizmetkar cevapladı: Ya Hıristiyanlara düşman taklidi yapıyordu ya da [ s. 45 ]