Habsburg elçisi Cornelius Duplicius Schepper'in 1534 tarihli nihai raporu / sefaretname (13. sayfa).
Latince
41
(latum haberet à Carolo Caesare tractandi cum ipso Begogly nomine suae Magniludinis
de pace : erexit caput Caesar Thurcamm et quasi iratus dixit Quid
tu dicis de Begogly? Respondit Cornelius Quod si eum inuenisset tractasset
cum eo de induciis. Respondit Caesar Thurcarum ingeminans hanc vocem.
Begogly? Begogly? Ipse non habet vllam potestatem à me de talibus rebus
agendi: sed solum de iis quae concernunt Ferdinandum et regnum Hungariae:
et non de rebus Caroli pro quibus oportet hue venire ad portam meam. Tu
bene fecisti huc veniendo Et replicabat ista quasi indignabundus.
• Respondit Cornelius se credidisse ipsum Begogly habere omnem potestatem
a Magnitudine sua transigendi de pace cum Carolo Caeare et omnibus
principibus Christianis ipsique Begogly haec commissa esse.
Respondit Caesar Thurcarum Non: non: Ad portam ista referri debent.
Respondit Cornelius. Bene. Se ita credidisse. Ad quod Aiazbassa: Tu
audis quid tibi dicitur.
Postea subiunxit Caesar Thurcarum. Quid est quid tu dicis de Carolo?
Respondit Cornelius. Secundum conclusionem factam anno superiore
se venisse cum potestate à Carolo Caesare ad tractandum de aliqua abstinentia
belli casu quo Magnitudo sua vellet: et hoc: nulla alia de causa nisi vt
interim posset Carolus inducere pontifìcem maximum aliosque reges et potenlatus
Christianos vt comprehenderentur in pace facienda.
Tunc iterum Caesar Thurcarum. Isti inquit quos tu nominas sunt subiecti
et semi Caroli : vel non ?
Respondit Cornelius. Quod non omnes essent serui sui, sed bene aliqui
essent ipsius subditi : alii autem essent amici. Pontifex autem maximus
esset caput Christianitatis in spiritualibus sicut Carolus Caesar esset supremus
in secularibus.
Tune iterum Caesar Thurcarum interrupto sermone. Quomodo posset
Carolus ipsis imperare qui ne militibus suis qui in Corone erant potuit imperare?
Hoc autem ad quem finem dixerit non potuit Cornelius intelligere Respondit
tamen Cornelius. Ipsum Carolum Caesarem non esse eos qui non vellent
consentire in hanc pacem coacturum, sed se dixisse Aiazbassae et adhuc
dicere, quod si qui ex principibus Christianis intra annum factarum induciarum
autpacis: noluerint in ea pace fìenda comprehendi, eos à pace fore seclusos.
Ita velle Carolum Caesarem pro debito Imperatoris Christiani quod est pacem
pro omnibus procurare. Quod si qui nollent: id ipsorum damno fore. Excepto
[ s. 41 ] Kayzer Karl’dan kafi vekaletle, Zat- ı Şahaneleri adına gelen Beyoğlu ile sulh mükaleme etme emri almıştı: Padişah başını kaldırdı ve yarı öfkeli: “Beyoğlu hakkında ne söylersin?” dedi. Cornelius cevap verdi: Eğer kendisini bulabilseydi mütareke hususunda konuşacaktı. Padişah şu şekilde tekrarlayarak cevapladı: “Beyoğlu? Beyoğlu? Ben ona böyle mevzuları görüşmesi için hiçbir yetki vermedim! Ancak Ferdinand ve Macaristan Krallığını ilgilendiren işleri müzakere edebilir; Karl’ınkileri değil. Bunlar için divanıma gelmesi gerekir. Sen buraya gelerek doğrusunu ettin!” Ardından hafif bir öfkeyle bunları tekrarladı.
Cornelius, Beyoğlu’nun Kayzer Karl ve sair cümle Hıristiyan hükümdarlarla sulh müzakere için kendisine Zat- ı Şahaneleri canibinden mutlak salahiyet verilmiş ve bununla görevlendirilmiş olduğunu sandığını söyledi.
Padişah cevapladı: “Hayır, hayır, bunun için divana başvurmalıdır.”
Cornelius cevapladı: Pekâlâ o da öyle düşünmüştü. Sonra da Ayas Paşa’ya döndü: “Sana söyleneni duyuyorsun” dedi.
Ardından padişah ekledi: “Karl hakkında diyeceğin nedir?”
Cornelius cevapladı: Önceki sene geldiğinde verilmiş olan ikinci karar Kayzer Karl’dan yetki alarak Zat- ı Şahaneleri dilediği takdirde savaştan kaçınmak için alınacak önlemler üzerine müzakere etmesiydi. Bunu da sadece bu arada Karl, Papa’yı ve diğer Hıristiyan hükümdar ve yetkilileri yapılacak olan bu sulha dahil olmaya ikna etmek şartıyla istiyordu.
Ardından Padişah tekrar: “Bu bahsettiklerin Karl’ın tebaası ya da kulları mıdırlar?”
Cornelius cevapladı: Hepsi kulları değildir; ancak bir kısmı onun tebaasıdır, diğerleri de arkadaşı. Papa, Hıristiyanlığın başıdır ve her nasıl Kayzer Karl dünyevi işlerde en yüksek mercii ise [supremus], o da uhrevi olanlarda öyledir.
Ardından padişah konuşmayı böldü: “Nasıl olacak da Karl daha Koron’daki kendi askerlerine hükmünü geçirememişken onlara sözünü geçirebilecek?”
Padişahın bunu ne amaçla dediğini Cornelius anlayamadı. Ancak cevap verdi: Kayzer Karl bu sulha izin vermek istemeyenleri ikna etmeye çalışmayacaktı; ancak Ayas Paşa’ya da demiş ve yine diyordu ki, Hıristiyan hükümdarlardan bir yıl içinde yapılacak mütarekeye ya da sulha dâhil olmak istemeyenler olursa bunlar sulhtan hariç tutulacaktır. Kayzer Karl Hıristiyanların İmparatoru sıfatından ötürü sulh herkesi bağlasın ister. Sulh istemeyenler zararını kendileri görecektir. [ s. 41 ]