Habsburg elçileri Hieronymus de Zara ve Cornelius Duplicius Schepper'in 1533 tarihli nihai raporu / sefaretname. (38. sayfa)
Latince
40
prehendere, priusquam ipse Carolus Caesar proprios Nuntios et Literas mandet ad felicem portam, Oratores Regios Hieronymum et Cornelium, nullam à Carolo Cœsare commissionem habere, sed ipsis iniunctam esse à Rege Ferdinando, vt ea quœ Cœsar Carolus ad se Ferdinandum scripsisset, concernentia pacem, recensèrent ipsi Magno Cœsari et Bassie, et quod ipsis placeret intelligerent et sibi mandarent, vt id ipsum ad Caroliim Cœsarem scribere posset, Proinde ipsos obtemperantes mandato Regiae Maiestatis ipsam Maiestatem suam Regiam certiorem esse factures, Quœ id omne ad Caroliim Cesarem fratrem suum scriptura esset.
Tunc iterum Imbrahimus ad Cornelium.
Quid dicis inquit de literis, quas portasti et de verbis, quœ insunt illis literis, Et uidebatur uelle, quod ipsi Oratores Regij Hieronymus et Cornelius excusarent scriplionem illam : Et óptimo modo, cum certa quadam lœtitia et iucunditate loquebatur, quae ostendebat animi ipsius alacritatem.
Et certe in hoc actu toto ita se gessit Imbrahimus Bassa, quantumOratores Regij percipere potuerunt, vt summa affectione uideretur omnia agere et diligentissime, Neque quidquam aliud poterat notari.
Respondit Cornelius, Hieronymum Collegam etpatrem suum adoptatum et se scire certissime, Carolum Caesarem nuncjuam usum fuisse opprobrijs aut despectibus faciendis cuiquam. Sed vnicuique liberum esse, quam in partem uelit, scripta ipsius et literas rapere et interpretari.
[ s. 40 ] Kayzer Karl kendi elçilerini ve mektuplarını Bâb- ı Saadet’e göndermeden önce kabul etmek istememektedir. Kraliyet elçileri Hieronymus ve Cornelius, Kayzer Karl tarafından görevlendirilmemişler ve yalnızca Kral Ferdinand tarafından Kayzer Karl’ın Ferdinand’a sulha dair yazıp söylediği kadarıyla yüce padişaha ve paşalara izahatta bulunmaları söylenmişti. Ferdinand Kral, Kayzer Karl’a yazabilsin diye elçiler olup biteni kendisine yazıp bildireceklerdi; böylece elçiler Majesteleri Kral’ın emrine uygun olarak Majesteleri Kral’ı ağabeyi Kayzer Karl’a yazacaklarına dair bilgilendirmiş olacaktı.
Ardından İbrahim tekrar Cornelius’a yöneldi:
“Getirdiğin mektuplar ve muhtevası hakkında ne dersin?” dedi ve kraliyet elçileri Hieronymus ve Cornelius’un bu yazılanlar için özür dilmesini istiyor gibi gözükmekteydi. Ayrıca, sesinde bir tutam incelik ve yumuşaklıkla konuşuyor, böylece hevesini dışa vuruyordu.
Şüphesiz bütün bu maslahatta İbrahim Paşa, elçilerin fark edebildiği kadarıyla, her şeyi şevkle ve ihtimamla yapıyor gözükmekteydi.
Cornelius cevaben, meslektaşı ve babalığı Hieronymus’un ve kendisinin kesin olarak Kayzer Karl’ın asla kimseye hakaret ve küçümsemede bulunmadığını bildiğini söyledi. Ancak herkes kendisinin mektuplarını ve sözlerini çekip uzatmakta ya da istediği gibi yorumlamakta özgürdü.
Bu şekilde de Yüce Padişah ve İbrahim yazılanları başka türlü yorumlamışlar ve hoşlarına gittiği gibi anlamışlardı; Kraliyet elçilerinin yapabileceği başka bir şey yoktu.
Ancak şurası hakikatti ki, eğer yüce padişah evlatlığı Ferdinand’la akdedilen sulha Kayzer Karl’ı da dahil etmek isterse, kraliyet elçileri Kayzer Karl’ın bu sulhu tasdikleyeceğini söyleyebilirlerdi. Ancak gördükleri kadarıyla hazretleri, Karl’ı sulha dahil etmeye isteksizdirler: Elçiler Kral Ferdinand’a, Kayzer Karl’a durumu böyle aktarabileceğini bildireceklerdi. Bundan başka söylenmesi gereken mühim bir söz kalmamıştı.
Kraliyet elçileri İbrahim Paşa’nın, elçiler Karl adına bir şey desin diye nasıl istekli olduğunu görüyorlardı. Ancak kraliyet elçileri daha fazla konuşmayacaklardı; zira işlerine ne durumda olduğunu anlamışlardı.
Böylece elçiler Padişah'a veda ettiler ve bütün Türklerin takdir bakışları altında dışarı çıktılar. Zira