Kaynak Türü
Elçi Raporu
Cilt No /Belge No
4/6
Kayıt Konusu
Kayıt Tarihi
Haber Tarihi
Haberin Kaynağının Adı
Nikolaus Jurisic, Joseph von Lamberg
Haber Kaynağının Niteliği
Elçi, Elçi
Haberin Çıkış Yeri
Haberi Alanın Adı
I. Ferdinand
Haberi Alanın Niteliği
Hükümdar
Haberin Geliş Biçimi
Elçi
Haberin Ulaştığı Yer
Linz
Haberin İletildiği Üçüncü Şahıs
V. Charles
Kayıtta Adı Geçen Yer İsimleri
Kayıt İçeriği

Habsburg elçileri Nikolaus Jurisic ve Joseph von Lamberg'in 1530 tarihli İstanbul yolculuklarını anlattıkları nihai rapor. (10. sayfa)

Doğrudan İlgili Diğer Kayıtlar
Özel Not

Latince - Almanca.

Kaydın Metni

posse nec debere, Hoc enim si faceret, nullo pacto se erga communem Christianitatem
cuius in hoc negotium agitur, excusare posset. Germaniam vero et Imperium Romanum
veram esse Sedem Imperatoris Romanorum, Non ergo Maiestatem Regiam prohibere
posse aut debere, ne Cesar in eo quod suum est maneat. Sed dubium non esse, quin
Maiestas Regia facta pace hac, bonus mediator sit futurus inter vtrumque Gesarem.
Respondit Ibraim. Quod si Legati pacem desyderarent , Hungariae non recordarentur ,
hanc enim esse Gesaris sui. Dixerunt Legati, Hoc in sua non situm esse potestate eumque
denuo rogarunt, vt pro assequenda pace bonam operam prçstaret, Habiturum eum
honorarium, quo contentus esse debeat. Et ne Gçsar Castra in Hungaria occupata frustra
dimitiere censeatur, Maiestatem Regiam sibi certam pecuniarum summam semel vel
annuatim daturam esse. Ad quod Ibraim dixit. Gesarem non vendere prouintias ncque
indigere pecunijs nostris et aperta quadam fenestra ostendit Legatis Septem turres auro
et argento plenas quç adhuc essent intactae. Priores item legatos sibi nomine Maiestatis
regiae pariter obtulisse Centum Millia florenorum, vt tantum apud Turcum ageret, quo
Castra sibi restituantur, se vero semper antea dixisse atque etiamnum dicere. Neminem
in animum suum inducere debere, quod propter amorem pecuniae Domino suo velit male
consulere, seque in domini sui thesaurum manum suam immittere posse, quando sibi libeat,
Attamen cupiat Cesarem suum adiuuare vt omnem potius mundum sibi subdat
quam quod prouintias et subditos amittat, Neque apud Turcum esse consuetum, vt
quis propter pecunias id quod domino damnosum est, consulat, aut damnum eius ob
eas promoueat, sicut ipsi Legati peterent, quos tacere idssit. Legati vero rogarunt eum
ne aliorsum illud acciperet, aut moleste ferret. Cum non sit inhonestum aut inconueniens
vt promota per eum et obtenta pace tam honesta et bona honorarium meritis suis
dignum accipiat. Seque non indecens aut aliud petere quam quod Regi suo tam diuino
quam humano ac proprio et hereditario iure spectare dignoscitur. Et vt videat Maiestatem
Regiam vere pacem amplecti ac conditiones sequas optare, eandem fore contentam
cum Hungariae regno in eo statu permanente in quo erat quando Rex Ludouicus in eo occubuit.
Cum hoc tamen quod Turcus Maiestati suç vnicum saltem Castrum quod ante
tempus illud in eodem regno occupasset, et quod ipso vellet Maiestati Regiç pro hono'
re suo rétrocédât, sibique Maiestas sua quotannis certam pecuniç quantitatem pro cessione
ista dependat. Respondit Ibraim, Se legatis aperuisse mentem Gesaris Aliam vero
non fore viam habendae pacis. Dixerunt Oratores, Se omnia ea quae in mandatis accepissent,
dixisse, neque vltra progredi posse. Respondit. Quod audiuissent eum et si non
haberent ampliorem coramissionem eos esse expeditos, et quod eos velit adducere ad
Cçsarem vt eius manum deosculentur, et in bona securitate deinde redeant domum ,
sicque eos dimisit.
Die vero Séptima Nouembris. Per aliquot Turcos insignes ducti sunt ad Gesarem,
et cum ad primam portam Cesaris peruenissent repererunt plures gentes équestres in
Curia illa existentes et duos elephantos cum duobus Magistris eis insidentibus. Ad secundam
vero portam progressi equis suis descendere iussi per laniceros et Hussepos
Cesaris Stipatores et Custodes ad proceres deuenerunt coram quibus egregie vestitis et

Kayıt Özeti

[ s. 83 ] edebileceğini ya da böyle bir zorunluluğu olduğunu düşünmediklerini söylediler. Eğer böyle bir şey yaparsa dahi hiçbir şekilde Hıristiyan âlemine (ki onlar için bütün bu maslahatlar görülüyordu) karşı kendini mazur gösteremezdi. Almanya ve Roma İmparatorluğu, Roma İmparatoru’nun ikametgâhıydı; bu yüzden de Majesteleri Kral Kayzer’in kendine ait olan bu yerlerde kalmasını ne yasaklayabilir ne de yasaklamak zorundaydı. Ancak şüphesiz ki Majesteleri Kral barış ilan edildikten sonra iki İmparator beyninde [inter utrumque Cesarem: Kayzer ve Padişah] arabulucu olacaktır.
İbrahim cevap verdi: Eğer elçiler sulh istiyorlarsa, Macaristan’ı unutsunlar; burası Padişah’a aittir.
Elçilerin tepkisi, buna salahiyetleri bulunmadığı oldu ve yeniden rica ettiler ki İbrahim barışın tesisi için çaba sarf etmelidir, sonra da bunun için şereflendirilecektir. Sultan Macaristan'daki kalelerin karşılıksız verileceğini düşünmemelidir; zira Kral [Ferdinand] kendisine toplu ya da yıllık ödeme yapmaya hazır bulunmaktadır.
Cevaben İbrahim Paşa: "Sultan memaliğini satmaz ve sizin paranıza da ihtiyaç duymaz" demiş ve birkaç pencere açtırarak elçilere şimdiye kadar el değmemiş altın ve gümüşlerle dolu Yedi kuleyi göstermiştir. Önceki elçiler de Padişah nezdinde faaliyet göstermek üzere Majesteleri Kral adına kalelerin kendisine istirdadına bedel olarak yüz bin florin getirmişlerdi. Daha önce hep demiş olduğu şeyi şimdi tekrar söyleyecekti: Kimse kendisini paraya tamah edip efendisine kötüyü tembihlemesi için ayartamazdı. Kendisi istediği zaman elini efendisinin hazinesine sokabilirdi. Ancak Padişahına yardımcı olmaktan başka bir şey dilemiyor, toprak ve tebaa kaybetmesindense bütün dünyanın kendisine tabi olmasını arzu ediyordu. Öyle elçilerin rica ettiği gibi, Türklerde paraya tamah yüzünden hükümdara zarar verecek söz öğütlemek ya da para karşılığı hâkimiyetine halel getirmeye çalışmak adetten değildir; [o yüzden] elçilerin susmalarını emretti.
Elçiler paşadan buna sinirlenmemesini ve yanlış anlamamasını rica ettiler; zira böyle dürüst ve hayırlı bir sulhun bağlanması ve elde edilmesinde aracı olursa hak ettiği şekilde şereflendirilmesinin riyakârlık ve münasebetsizlik olmayacağını söylediler. Kendileri de Kralları lehine gerek ilahi gerek insani dayanaklar üzerinde, miras hukukundan doğan gerekçelerden ötürü çeşitli taleplerde bulunuyor, bunda da makul olmayan bir taraf bulunmuyordu. Ve görmesi lazımdı ki Majesteleri Kral hakikaten barış istiyor ve adil koşullar öneriyordu. Macaristan Krallığı ebedi surette ve Layoş Kral’ın öldüğü zamanki haliyle [bütün olarak] kendisine kalırsa tatmin olacaktı. Ancak, Padişah en azından sadece o tarihten önce krallık üzerinde ele geçirmiş olduğu kaleleri kendisini onurlandırmak adına Majesteleri’ne geri vermek isterse, Majesteleri Padişah’a yıllık belli bir miktar parayı bu feragat karşılığında ödeyecektir.
İbrahim cevap olarak elçilere Padişahın kararını ilettiğini ve sulh için bundan başka bir yol bulunmadığını söyledi. Elçiler de kendilerine talimat verilen hususların hepsini açıkladıklarını ve devam edecek bir şey kalmadığını belirttiler. İbrahim de kendisini dinlemiş olduklarını ve başka diyeceklerini bir şey yoksa çekilebileceklerini ve kendilerini el öpmek üzere Padişah’ın huzuruna çıkarmak istediğini söyledi. Bundan sonra güven içinde evlerine dönebileceklerdi; böylece dağılmış oldular.
7 Kasım günü. Elçiler, birkaç görevli Türk eşliğinde Padişah’ın yanına getirildiler. Padişahın ilk kapısından geçtiklerinde sarayda pek çok atlının ve üzerlerinde birer eğitmeni oturan iki filin bulunduğunu fark ettiler. İkinci kapıya ilerlediklerinde atlarından inmeleri emredildi. Padişah’ın muhafızları ve gözcüleri olan yeniçeriler ve sipahilerin [Ianiceros et Hussepos] arasından göz alıcı kıyafetler ve çeşit çeşit ziynetler taşıyan ekâbirin yanına doğru yürüdüler
[1]
     [ s. 83 ]
 

[1]
Alm: [ s. 40 ] Avlunun ortasında X [on] aslan ve iki leopar zincirlenmiş olarak duruyordu. Bizi daha sonra bir Sumerhaus’a [çardak?] götürdüler ki biz burasının kanzlei [divan] odası olduğunu düşündük. Odanın bir tarafında 30 kadar katip alçak iskemleler üzerine yere oturmuş ve önlerine kayıt ve yazı düşüyorlardı. Bu sumerhaus’da İbrahim Paşa sağ tarafında…

Kaynak Bilgisi
Antal Gevay., Urkunden und Actenstucke zur Geschichte der Verhaltnisse zwischen Oesterreich, Ungern und der Pforte im XVI. und XVII. Jahrhunderte, Wien, (1840 [1838]-42).