I. Ferdinand'ın İstanbul'a göndermiş olduğu elçi Hoberdanacz'ın 1528 tarihli nihai raporu. (Gevay, 7. sayfa)
I. Ferdinand'ın İstanbul'a göndermiş olduğu elçi Hoberdanacz'ın 1528 tarihli nihai raporu. (Gevay, Latince)
9
suisti plures domini tui virtutes. nobiles quidem si omnibus hiis preditns
sit et vtatur. conuersusque ad Habardanecz dixity autem non es germa
nus. iiesPondit i-iabardanecz. Mon sum. interrogauit ibraim. Per quod tem
pus seruiuisti domino ituo. iiespondit i-iabardaneczg Ab eo quo electus est
in iiegem iiungarie. Ad que ibraim. cum sis tam breui tempore cum eo
quomodo scis eum esse virtuosum sapientem et potentem. Respondunt Si
alter alteri per viam occurrat duoqne aut tria illi tantum verba faciat facile
cognoscere potest naturam alterius et ingenii sui qualitatemi cur itaque de
prehendere non potuissem tanto tempore regis animum. ibraim. Significa
nobis quam sapientiam in eo videris aut quomodo scias illum esse sa
pientem. Respondens autem Habardanecz cogitauit intra se et dixitj lix eo
potissimum quod cum maiestas sua multas a deo omnipotente victorias
habuerit a plures item prouintias acquisiuerit et subiugauerity nihilo factus
est elatiorj sed pro suo in maiestatem diuinam amore. timore. et cultua animo
submisso gratias illi pro tot tantisque benefactis et victoriis egit. ibraim.
iicquid tibi videtur hec sapientia. Ptespondit iiabardanecz. in literis nostris
et vestris habetur initium sapientie esse timorem domini. inquit ibraim.
certum est hoc. Sed quam aliam tu ipretendis in eo scire aut deprehendere
sapientiamP iiespondiu iianc scilicet quodvserenissimus ilex et dominus
noster quecuuque negotia habet omnia bono et maturo consilio et delibe
ratione prehabita conficit a nihilque incipit cuius finem non preponderet
et pensiteta iuxta illud Sapientist quicquid agis prudenter agas et respice
finem. ilominus denique noster nihil reputat negotiumj quod ad debitum
finem perducere nequeata nec quicquam inchoaty quod se finire non posse
confidat. ibraim. Si hoc facit laudabile et bonum est. Sed quam virtuosi
tatem et audaciam in eo vidisti, respondit Habardanecz. Dominus noster
hanc habet audaciam quod quando hostem aggreditur audacter et absque
timore illud attentat. etiam si viribus hostium sit inferior. nihil tamen mo
uetur ad retrocedendum. sed animose et cordatei in illos inuehitura quem
admodum ex multis bellis que inuncusque gessitivideri potest. ibraim. vbi
fuerunt bella hec et consecute ex eis victorie de quibus ad nos nihil est
perlatum. Respondit Habardanec vobis notum est dominum nostrum pro
uintias Suas in magno spatio sitas haberep vbi complures iieges duces et
principes sibi sunt vicini et collimitanei quorum ego vos ne nomina qui
dem iaudiuisse credop cum sint longa viarum intei-capedine a vobis seiunctia
iit per quos eiusmodi victorias cognoscere deberetisy et qui certe possent
[9] Efendinin pek çok meziyetlerini ne güzel de saydın, eğer dediğin tüm erdemlere sahipse gerçekten de asil biri olmalı. Sonra Hoberdanecz’e dönüp şunu söyledi: Ancak, sen Alman değilsin. Hoberdanecz cevap verdi. Değilim. İbrahim sordu: Ne kadar zamandır efendine hizmet ediyorsun? Hoberdanecz cevapladı: Macaristan Kralı seçildiğinden beri. Ve İbrahim: Bu durumda kendisinin gerçekten bu kadar erdemli, arif ve kudretli olduğunu bilemeyecek kadar kısa bir süredir hizmetindesin. Cevapladı: Eğer yoldan geçen biri diğerine denk gelse ve iki ya da üç kişi o diğeri hakkında sadece biraz konuşsalar o diğer kişinin fıtratını tanımak ve niteliklerini bilmek kolaylaşır. Hal böyleyken neden kralın ruhunu tanıyamayacakmışım? İbrahim: Bizim için onun ne irfan gördüğünü ya da arif olduğunu nereden bildiğini göster. Cevap vermeden önce Hoberdanecz kendi kendine düşündü ve şunu dedi: Şuradan biliyorum ki Tanrı tarafından majestelerine pek çok zafer kazanma nimeti bahşedildi, pek çok toprak kazandı ya da pek çoğuna boyun eğdirdi, ve hiçbirinden dolayı gururlanmadı, ve kutsal efendiye [Tanrı’ya] sevgi, korku, iman ve hevesle boyun eğip bunca nimet ve zafer için ona şükretti. İbrahim: İrfan sence bu mudur yani? Hoberdanecz cevap verdi: Hem sizin hem de bizim kitabımızda irfanın başının Tanrı korkusu olduğu yer almaktadır. İbrahim konuştu: Fi’l- hakika öyle. Ancak, bundan başka hangi alanlarda onun irfanını bilirsin? Cevapladı: Tabi ki şuradan bilirim ki Yüce Kralımız ve efendimiz her işte kamu yararını ve meşvereti dikkate alarak karar alır, sonunu düşünmediği ya da göremediği hiçbir işe bulaşmaz. Ne yaparsan sağduyuyla yap ve sonunu görmeye çalış. Efendimiz varması gereken yere ulaşamayacak hiçbir işe itibar etmez; ya da bitirebileceğine güvenemediği hiçbir meseleye girmez. İbrahim: Eğer böyle yapıyorsa, doğru ve övgüye layık bir insandır. Ancak, onda cesarete ve gözü pekliğe dair ne görürsün? Hoberdanecz cevapladı: Efendimiz düşmana cesurca ve korkudan azade saldırır; sayıca az olduğunda bile geri çekilmek için kıpırdamaz, bi’l- ‘akis heyecanla ve coşkuyla [animoso et cordate(sağduyulu, bilgece)] rakiplerine atılır, ve bu şekilde şimdiye değin pek çok muharebede bulunduğu görülmüştür. İbrahim: Bu savaşlar nerede olmuştur ki bize zaferlerinden hiç haber ulaşmamıştır? Hoberdanecz cevapladı: Size efendimizin topraklarının çok geniş olduğu bildirilmişti, ve buralara yakın ve komşu zannımca adlarını bile duymadığınız bir sürü Krallar, dükler ve prensler bulunmaktadır ki bunlar sizden uzun yollarla ayrılmıştır. Ve kendilerinden bu zaferlerin haberini muhakkak alabileceğiniz kişiler de[9]