Habsburg elçisi Leonard von Nogarola'nın 1535 tarihli takriri (8. sayfa).
Latince
76
quomodo sua Maiestas in rebus suis se erga Turcarum Imperatorem gerere deberet. Dixit
lonas videri sibi maxime consultum, et necessarium, vt quamprimum Maiestas Regia
intellexerit Turcum Constantinopolim rediuisse : mittat illi oratores suos, cum aliquibus
muneribus , non Auro aut argento : sed aliquo nono modo pulchre et ingenióse fabrefactis:
His enim delectatur Turcus: Nam auri et argenti satis babet: Oratores autem
habeant in mandatis congratulandi ipsi Turco de acquisitis victorijs, ita vt quodammodo
legatio gratulatoria a filio ad patrem missa videatur : Inter loquendum postea cum Ibraimo,
qui libenter de diuersis loquitur, veniet ad propositum loquendi et descendendi
etiam ad particularia : Et sine dubio fiet sermo de rebus Hungariç: Qua data occasione
oratores sint attenti, et bene informati de ijs quae Maiestas Regia prius scripsit vt secundum
illorum tenorem loquantur: Quis seit quid erit? Ipse quidem lonas tamquam interpres
nunquam desistet ex se ea verba inserere , que ex commodo Maiestatis Regie fore
intellexerit: Et hoc pacto sperat rem ad votum Maiestatis suç deuenturam:
Interrogauit illum Comes, an Joannes oratores suos, sicut dixerat, ad Turcuni
misisset : Dixit quod non, sed quod miserai Fratrem Georgium in Transyluaniam, Et
credit eum profectum esse pro colligendis aliquibus cyphis Auratis, qui tamen tenent
medietatem ex cupro : pro sua legatione ad Turcum : qui quidem parum curat de cyphis
suis:
Cum autem iam videretur finis loquendi fore, et iam Ambo, lonas et Comes, aliquantisper
reticuissent: Coepit lonas Comitem interrogare, An vera essent quaedam Noua,
quae quidam ex bis partibus Varadinum perueniens narrauerat : scilicet quod Maiestas
Regia misserat oratores suos ad Turcarum Cesarem pro tractanda pace inter illum et
Romanorum Cesarem: Tune Comes occasionem nactus, gessit se secundum Regiam Instructionem!
: dicens se nihil tale scire : sed Maiestatem Regiam cum non paruo dolore
suo audiuisse , quales rixe sint inter Serenissimum Cesarem fratrem suum et Turcarum
Imperatorem : quas quidem et superioribus temporibus, sicuti per Cornelium Turco intimauerat,
quantum in Maiestate sua erat, sedare et pacificare maxime nitebatur : sed,
cum tune temporis Turcus illum tractatum amplecti noluerit : quin potius barbarossam
ad infestandas Maiestatis suae Cesareae prouintias expediuerit, bene cogitari potest Maiestatem
Regiam quamuis fratrem Maiestatis Cesareae : non posse sibi erga tam potentem
Dominum ius aliquod vindicare: Sed tamquam ex se ipso dixit Comes se credere, si
Turcus vellet de pace et amicitia cum Maiestate Cesarea media Maiestatis Regiae tractare
: Maiestas Regia non denegaret hoc onus tractandi, cum Maiestas sua sit rebus ac
commodis ipsius Turcarum Caesaris nonnisi optime disposila: Dixit lonas Maiestatem
Regiam sapienter et optime de ijs rebus sentire, et petijt vt Comes sibi narrarci successum
Barbarosse: Quod cum Comes fecisset : et videretur iam res peruenisse ad loquendum
de Nouis: Comes etiam illum rogauit vi si quid vlterius certi haberet de successu
Domini sui : sibi narrarci: Nam Maiestali Regiae quotidie afferebantur Noua optima de
victorijs ipsius Turci : vnde sine dubio Maiestas sua libenter auditura esset aliquam confirmationem
ab ipso Iona: Qui respondit : vera esse quae Maiestas sua audiuil nam Cesarem
suum omnes illas prouintias sibi subiugasse cerlum erat: Quamuis vero Ibraim per
[ s. 76 ] maslahatında padişaha karşı nasıl davranması gerekmektedir?” diye sordu. Yunus da Majesteleri Kralın, padişahın Kostantiniyye’ye döndüğünü duyar duymaz kendisine hediyelerle birlikte elçilerini yollamasının son derece elzem söyledi. Bu hediyeler ne altın ne de gümüş olmalı; yeni, dâhiyane ve güzel başka türlü hediyeler olmalıydılar: Zira padişahın kafi altını ve gümüşü vardı. Elçiler padişahı kazandığı zaferlerden ötürü tebrik ederken, babadan oğla bir tebrik yollanmış gibi davranmalıydılar. Ardından İbrahim [Paşa] ile konuşurken, ki o zaten seve seve her konudan bahis açardı, özel hususlara inmeliydiler. Şüphesiz Macaristan mevzuu açılmalıydı. Elçiler olabildiğince gözleri dört açmalı ve Majesteleri Kralın daha önceden yazmış olduklarını iyi bilmeliler, ona göre konuşmalılardı. Ne olacağını kim bilebilirdi? Yunus tercüman sıfatıyla asla Majesteleri Kralın lehine olarak anlaşılacak kelimeler sarf etmekten vazgeçmemişti: Böylece işlerin Majestelerinin isteğine uygun olarak gerçekleşeceğini umuyordu.
Kont Yunus’a, demiş olduğu gibi, Yanoş’un padişaha elçi yollayıp yollamadığını sordu. Yunus “hayır” dedi, ancak Keşiş György’yi Erdel’e yollamıştı. Yunus György’nin birkaç parça ortası bakırdan etrafı altınla kaplı kadehi alıp Padişaha sefaret hediyesi olarak götürebilmek için oraya gittiğini düşünüyordu; ancak Padişah kadehlerini hiç mi hiç umursamıyordu.
Muhabbetin sonuna geldiklerini fark edince hem Kont hem de Yunus bir süre sessizleştiler: Ardından Yunus Kont’a, Varad’ın bu tarafından gelirken karşılaştığı birinin verdiği haberin doğru olup olmadığı sordu: Yani Majesteleri Kral, padişahla Roma İmparatoru [Şarlken/ V. Karl] arasında bir sulh akdetmek için padişaha elçilerini yollamış mıydı? Ardından kont için fırsat doğmuş oldu ve Majesteleri Kral’ın talimatına muvafık olarak bu konuda bir şey bilmediğini söyledi: Ancak Majesteleri Kral büyük bir esefle işitmişti ki ağabeyi Kayzer Hazretleri ile Padişah arasında şedit tartışmalar vardı. Zaten Cornelius’un da padişaha belirtmiş olduğu üzere [Kral Ferdinand] bir süredir elinden geldiğince bu tartışmaları yatıştırmaya ve sakinleştirmeye çaba sarf etmekteydi. Ancak, padişah bu antlaşmayı kabul etmeyip bilakis Barbaros’u Majesteleri Kayzer’in eyaletlerini vurmaya yolladı. Bunu üzerine hem Majesteleri Kral hem de ağabeyi Majesteleri Kayzer düşünmeye başladılar ki bu kadar güçlü bir hükümdara karşı kendilerini herhangi bir hakka istinaden savunamazlardı. Ancak, kontun da düşündüğü gibi, şayet padişah Majesteleri Kayzer ile sulh ve dostluk istiyorsa, Majesteleri Kral aracılığıyla bunu müzakere edebilirdi: Şayet kendisine padişahın maslahatını layıkıyla gütme fırsatı verilirse Majesteleri Kral müzakere yükünden yakınmazdı. Yunus cevaben Majesteleri Kralın bu işler hakkında en iyisini bildiğini söyledi ve Kont’tan Barbaros mevzuunu anlatmasını rica etti. Kont olayın devamını anlattı ve ardından haberlerden konuşmaya başladılar: Kont Yunus’a efendisinin akıbetinden kesin bir haberi olup olmadığını sordu, anlatmasını istedi. Zira Majesteleri Kral’a her gün padişahın zaferlerinin hayırlı haberleri ulaşıyordu. Bundan ötürü de eğer Majesteleri Yunus tarafından bu havadisin teyidi yapılırsa şüphesiz memnun olacaktı. Yunus cevaben Majestelerinin duyduklarının hakikat olduğunu, zira padişahın oradaki [İran cephesi] bütün eyaletleri kesinlikle kendisine ram ettiğini söyledi. Zaten padişah gelip kendisine yetişmeden önce İbrahim [Paşa] [ s. 76 ]