Habsburg elçisi Leonard von Nogarola'nın 1535 tarihli takriri (4. sayfa).
Latince
72
qualiter Ínter Turcum et ipsum conuenisset: loannes ei iurauit obedientiam, Turcus
vero ei promisit se in vita sua eum in regno ilio non impediturum sine causa : sed iam
sufficiens causa ab ipso venit: Respondit loannes se bene scire quod Turcus sibi tot bona
fecerat, qualia pater non fecisset, et propterea ei semper fuit bonus seruitor et erit:
de bis autem se nullam culpam gerere : se enim ex Buda discesisse, vt Gritti succurreret
: sed illi populi noluerunt sibi parere : promissum autem suum se semper semasse ,
et seruaturum, sicuti Maiestas sua videbit: Respondit lonas non esse opus excusationibus,
et Turcum non indigere seruitio suo, nec eorum proditorum qui tamquam Catelli
caudam bine inde vertunt: Quomodo enim poterat negare, se non esse in causa, cum
omnes seruos, meliores equos : clenodia : vestimenta : pecunias, quecunque Gritti babebat
: ipse haberet: Ideo bene respiceret : Nam quecunque ei coram dicebat, dicturus
erat ante faciem Domini sui: Non enim fecerat sicut ipse: Negauit loannes se quicquam
habere de bonis Gritti : et quod volebat mittere oratorem suum cum muneribus
ad se excusandum : lonas vero ei dixit vt mitteret ad placitum suum : Nam quae ibi dixerat
dicturus erat Domino suo coram oratore loannis : Sed quem poterat mittere nisi
illum monaclium? ostendens fratrem Georgium qui ibi aderat : ad quem conuersus : Vade
inquit sed prouideas tibi de bona armatura, nam tibi opus erit pro tali negotio: Alijs
enim opus erit quam muneribus : nam Turcus non indiget tuis muneribus : Haec cum
Comes ex relatione interpretis lonç narrasset, asseruit lonas sic factum fuisse : sed dixit
se multo pluribus cum Ioanne egisse : et diuersis inditijs eum conuicisse : Imprimis autem
dicit se illi sic obiecisse : Quomodo potes negare te non esse causam totius mali?
ecce quomodo iam predicebas futura in tuis literis: Et cum ei iUarum tenorem explanasset,
negauit loannes se tale quid scripsisse: At ego inquit lonas o stendere possum
literas quae sic sonant, nam illas mecum attuli: Tune misit loannes fratrem Georgium ad
ipsum lonam in liospitium : qui illi literas ostendit, et cum alia vice Ioannem adiuisset:
ipsimet easdem literas denuo ostendit inquiens : Ecce Sigillum ne hoc tuum sit : certe
negare non potes: Vocetur Secretarius, qui scripsit: Qui vocatus et interrogatus annuit
se illas literas expediuisse, et ex mandato loannis id fecisse: Qui attonitus quodammodo
remansit : dicens se pro certo non recordari: Cui lonas: Ne neges inquit. Tu Tu es
ille qui Gritti occidisti: Tu habes omnia sua in manibus : Negauit loannes se aliquid
habere de suo, sed illos qui eum occiderunt omnia rapuisse : lonas vero interrogauit
eum quare non repetebat ab illis: Et ipse dixit se timore ne deficiant ab ipso, si contra
eos procedit: Dixit itaque illi lonas: Quis ergo princeps es tu? non habes giadium quo
malos castigos, nec habes pecuniam qua bonos remuneres: Cede tandem regno cum non
possis prestare regem : Die mihi quidam ex seruitoribus Gritti peruenit Constantinopolim,
pridie quam discederem : qui narrauit te ipsum interrogasse cuius pretij essent
hec et illa clenodia, et nominasti vsqae ad 20 quç omnia fuerant Griti : vnde innotuerunt
tibi illa? Tu habes : reddas mihi : Non enim fuerunt Gritti, qui nihil propri] habuit,
sed omnia erant Imperatoris mei: loannes negauit se illa habere sed audiuisse illa
nominare quod pertinebant ad Gritti : cumque cuperet propria pecunia illa redimere ab
hijs qui habebant, interrogauerat de valore ipsorum: Cui lonas ne cures inquit, hoc
[ s. 72 ] padişahla Yanoş arasında bir mutabakata varılmıştı: Yanoş padişaha sadakat yemini etmişti; padişah da Yanoş’a hayatta kaldığı süre boyunca Macaristan Krallığı’nda fuzuli yere hükmüne mani olmayacağını söz vermişti. Lakin şimdi Yanoş şahsen bir kabahat işlemişti. Yanoş, padişahın kendisine bir babanın yapacağından daha büyük ihsanlarda bulunmuş olduğunu farkında olduğunu ve bu yüzden kendisine hayırlı bir hizmetkâr olduğunu ve öyle de kalacağını söyledi. Ancak bu meselede hiçbir kabahati yoktu: Gritti’ye yardım yetiştirmek için Budin’den ayrılıp yola çıkmıştı. Ancak halk kendisine itaat etmeyi reddetmişti. Lakin zat- ı şahanelerinin gördüğü üzere verdiği söze her zaman sadık olmuştu ve olacaktı. Yunus özürler sunmaya lüzum olmadığını söyledi: Padişahın onun ya da enik gibi kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallayan hainlerin hizmetine ihtiyacı yoktu. Nasıl olur da Gritti’nin sahip olduğu bütün hizmetkârlara, asil atlara, mücevherata, kıyafetlere ve paraya şimdi kendisi sahipken hala suçlu olduğunu inkar edebiliyordu? Şunu iyi bellemeliydi: Burada kendisine ne söylüyorsa, Efendisinin suratına söylüyor olacaktı. Yunus burada kendi adına konuşmuyordu. Yanoş yine de Gritti’nin herhangi bir malını almış olduğunu inkâr etti. Ayrıca, özür dilemek adına elçisini beraberinde hediyelerle yollamak istiyordu. Yunus nasıl istiyorsa öyle yollamasını söyledi. Zira burada her ne demişse Yanoş’un elçisi muvacehesinde de Efendisine söylenecekti: “Peki, zaten şu keşişten başka kimi gönderebileceksin ki?”, dedi ve huzurda bulunan Keşiş György’yi [fratrem Georgium] gösterdi. Sonra György’ye dönüp: “Git, ancak iyi silahlan; zira böyle bir müzakere için ihtiyacın olan odur. Hediyeden fazlasına ihtiyacın olacaktır: Zira padişah senin hediyelerine muhtaç değildir.” Kont bunları Yunus’un tercümanının raporundan dinlemiş olduğu şekliyle aktarırken, Yunus da teyit ediyordu. Ancak Yanoş’la daha başka mevzular da görüştüğünü söyledi. Bilhassa şu mevzu’a itiraz etmişti: “Bütün bu uğursuzluğun sebebinin sen olduğunu nasıl inkar edebilirsin? İşte olayların nasıl vuku bulacağına dair mektubunda böyle yazmıştın ya!” Yunus kendisine mektuplarda yazanları anlatırken, Yanoş böyle şeyler yazdığını inkar etmişti. “Ancak ben,” demişti Yunus, “bu mektupları çıkarıp gösterebilirim; zira yanımda getirdim.” Ardından Yanoş, Keşiş György’yi Yunus’un yanına yolladı. Yunus ona mektupları gösterdi; ayrıca Yanoş’a gittiği başka bir zaman ona da sergiledi ve “İşte bu senin mührün değil midir? Bunu da inkar edemezsin- Bunları yazan katip [secretarius] çağrılsın” dedi. Katip çağrılıp sorgulandığında bu mektupları kendisinin Yanoş’un buyruğuyla yollamış olduğunu teyit etti. Yanoş şimşek çarpmış vaziyette kalakaldı ve ardından kesinlikle hatırlamadığını söyledi. Yunus da ona cevaben: “İnkar etme- Gritti’yi öldürten sendin!” dedi. “Bütün varlığına el koydun!” Yanoş Gritti’ye ait herhangi bir şeye el uzattığını inkar etti ve Gritti’yi öldürenler kimse onların her şeyi alıp götürdüklerini söyledi. Bunun üzerine Yunus, neden Yanoş’un onlardan bu malları talep etmediğini sordu. Yanoş da şayet onlara karşı yürürse kendisine desteklerini çekmelerinden korktuğunu söyledi. Yunus da bunun üzerine: “Sen nasıl bir hükümdarsın? Zalimleri cezalandırmayan bir kılıcın, sadıkları ödüllendirmeyen bir hazinen yok mudur? Hükümdarlık edemeyeceksen krallığını terk et! Gritti’nin hizmetkârlarından biri ben yola çıkmadan önceki gün Kostantiniyye’ye geldi. Senin kendisini sorgulayıp şu ya da bu mücevherin ederinin ne olduğunu sorup, Gritti’ye ait olan 20 kadar mücevher saydığını belirtti. Bunları nereden biliyorsun? Çünkü sen el koydun! Bunları bana iade edeceksin. Çünkü bunlar Gritti’nin değil; hiçbir şey Gritti’nin değil! Her şey padişahıma aittir.” Yanoş bunlara sahip olduğunu inkâr etti ve Gritti’ye ait olanların sayıldığını duyduğunu söyledi. Bunlara el koymuş olanlardan kendi parasıyla satın almayı dilediğini ve bu yüzden fiyatını sorduğunu söyledi. Yunus da kendisine “Dert etme- [ s. 72 ]