Habsburg elçisi Leonard von Nogarola'nın 1535 tarihli takriri (3. sayfa).
Latince
71
vnà cum Lasko mediator, et fautor loannis, et magnus amicus suus : dixit Ibraimo, quid
ei videretur de hac re : Ibraim deinde interrogauit lonain similiter, qui dixit se nescire:
sed si Maiestas sua daret sibi libertatem aperte loquendi, probaret quod loannes consenserat
in mortem illius: Turciis vero eum interrogauit, vnde, et quomodo boc posset
scire, cum in illis partibus non fuisset: Respondit denuo lonas si daretur ei potestas
dicendi hoc re ipsa comprobaret: Quod cum consensisset Turcus, Attulit lonas illas
binas literas loannis quas seruauerat (solet enim tum illas tum Regie Maiestatis Romanorum,
Angue, Gallie, et quae ex bis partibus mittuntur, omnes seruare) et protulit illum
articulum, in quo loannes conquerebatur de Gritti : dicens, si in ilio regno maueret totum
destrueret : quae quidem verba videbantur iam minari illud quod accidit sed exciderant
ex memoria Turci : His autem auditis et consideratis assenseruntTurcus et Ibraim
sie esse: Tune lonas dixit: Ergo si Rex Ferdinandus fuisset Rex, melius seruasset fidem
quam iste Canis : Paulo post iussit Turcus extrabi ex literis loannis ea que de Griti
scripserat, quibus in Consilio perpensis decreuit Turcus abquem mittere ad lioc negotiimi
inuestigandum : Ad quod electus lonas intromissus fuit, et Turcus ei dixit, qualiter
ilH proficiscendum erat ad rei veritatem exquirendam, quamuis bene sciret quis esset in
causa : sed se illud tantum faceré, vt non daretur locus mendatio : quia loannes petebat
vt aliquis mittere tur ad hoc inquirendum: lonas se quidem profecturum dixit, sed bene
scire quod loannes est in causa, et iterum repetijt. Si Rex Ferdinandus fuisset Rex,
non esset opus bac inquisitione: Nam melius verbum suum seruasset: Turcus ei dixit:
Vade, et inuestiga rei veritatem : Hoc erit extremum, alludens ad illud quod lonas dixerat
de Regia Maiestate quod si fuisset Rex illud non contigisset. Cum autem Comes
de Nogarolis clarius a Iona vellet intelligere, qualis sensus esset illorum verborum, hoc
erit extremum, lonas dixit sie inteUigi : videlicet quod ad vltimum res ad hoc deueniet,
vt regnum detur Regi Ferdinando. Dixit preterea lonas Turcum ei sub poena capitis
mandasse ne aliquod munus a loanne acceptaret, se enim bene scire quod eum muneribus
tentabit corrumpere, sed quod veritatem huius facti dihgenter exquireret: lonas
dixit se non vnum ducatum, sed integrum thesaurum a loanne non acceptaturumj quod
si vnquam contrarium resciretur, fieret de persona sua ad libitum Maiestatis suç :
Venit itaque lonas ad loannem, cui statini obiecit, An bec esset fides quam dederat
Imperatori suo, cum interfici fecerit Aloisium Gritti oratorem et seruum ipsius
Turci: loannes se diuersis modis conabatur excusare : sed lonas sermonen! eins interrumpens,
dicebat non esse opus excusationibus, hoc enim bene sciri: An ne haec erant
merita Turci erga ipsum quem e profundo maris liberauit cum non haberet vnicum in
christianitate ad quem confugeret? Turcus vero se talem erga ipsum gessit, qualeni nec
pater nec mater eins se gesisset. Tune loannes dixit conquerens de Iona : quod ynde
auxilium et fauorem ab ipso Iona expectabat, videbat eum sibi aduersari: Et lonas iterum
interrupit dicens, quod ne tantillum quidem auxilij ab ipso sperarci: Ipse excusaret
se quo melius posset : sed magnani rem faciet si poterit: Caueret sibi : quamuis enini
Turcus ei tot bona fecerit, centies peius faciet quam illi antea erat : Nam Turcus promissum
illi verbum seruauit : ipse vero se aliter erga illum gessit: Bene enim sciebat.
[ s. 71 ] Laski’yle birlikte arabuluculuk yapan ve Yanoş’un hem destekçisi hem de kavi dostu olan Yunus’u çağırtmıştı: İbrahim Paşa’ya durumu kendisince tahlil etmişti: Ardından İbrahim de benzer şekilde Yunus’u sorgulamış, o da tekrar bir şey bilmediği cevabını vermişti: Ancak Zat- ı Şahaneleri kendisine açıkça konuşma hürriyetini tanırlarsa, Yanoş’un Gritti’nin vefatına icazet verdiğini ispatlayabilirdi: Padişah kendisine, hiç oralara gitmeden bunu nasıl ve nereden bilebildiğini sorgu: Yunus tekrar, şayet kendisine konuşma yetkisi verilirse mevzuu ispatlayabileceği şeklinde cevap verdi: Padişah icazet verince Yunus muhafaza etmiş olduğu Yanoş’un iki mektubunu çıkardı (zira gerek bunları gerekse Majesteleri Roma, İngiltere, Fransa Krallarının ve caniplerden gelen yollan bütün mektupları muhafaza etmek mutadıydı) ve Yanoş’un Gritti’den yakındığı maddeyi gösterdi: Yanoş eğer Gritti o krallıkta kalırsa her şey parçalanacak diyordu: Bu sözler hakikaten de tehdivari idi ve padişahın hatrından çıkmıştı. Bunları görüp değerlendirdikten sonra padişah da İbrahim de olayın böyle olduğuna kanaat getirdiler: Ardından Yunus konuştu: Bundan naşi şayet Ferdinand Kral Macaristan’a kral olsa idi, bu köpekten daha sadık hüküm sürerdi: Kısa süre sonra padişah Yanoş’un mektubundan Gritti hakkında yazılanların çıkarılmasını buyurdu. Bunları divanda değerlendirdikten sonra padişah bu mevzuu soruşturmak üzere birini yollamaya karar verdi: Yunus bu tetkikat için seçildi ve padişah kendisine, her ne kadar olan bitenin sebeplerinin pek ala farkında olsa da, işin hakikat yüzünü ortaya çıkarmak için yollandığını söyledi: Padişah bunu yalanlara mahal bıraktırmamak için yapmaktaydı: Zira Yanoş bu işi tetkik etmek üzere birinin yollanmasını rica etmişti. Yunus gideceğini söylemişti, ancak çok iyi biliyordu ki mesul kişi Yanoş’tu ve bir kez daha tekrar etti ki şayet Kral Ferdinand Macaristan’a kral olsaydı bu tedkikata lüzum olmayacaktı. Zira Kral Ferdinand sözüne sadık kalacaktı. Padişah Yunus’a: “Git, işin aslını araştır!” dedi. Padişahın son sözleri bunlar oldu ve Yunus’un Majesteleri Kral şayet Macaristan Kralı olsaydı bu gerçekleşmezdi demesiyle dalga geçmişti. Ancak Kont Nogarola Yunus’tan daha net olarak bu sözlerin manasını anlatmasını istedi. Yunus da nihai olarak şöyle yorumlanabileceğini söyledi: Yani, işler son noktaya vardığında krallık Kral Ferdinand’a verilecekti. Yunus ayrıca padişahın kendisini idam cezasıyla tehdit ederek Yanoş’tan hiçbir hediye kabul etmemesini emrettiği söyledi. Zira iyi biliyordu ki Yunus’u hediyelerle ayartmaya çalışacaktı. O yüzden Yunus sağduyuyla işin aslını araştırmalıydı: Yunus tek bir dukayı, hatta Yanoş’un tüm hazinesini bile sunsalar kabul etmeyeceğini söyledi. Eğer bunun hilafında bir şey yaparsa Zat-ı Şahaneleri kendisine ne dilerse yapmalıydı.
Böylece Yunus, Yanoş’un yanına vardı ve derhal kendisine hesap sordu: “Padişahına sadakatin bu mudur? Padişahın ilçisi ve hizmetkarı olan Alvise Gritti’yi öldürtmek de ne demek? ” Yanoş muhtelif yollarla özür dilemeye çabaladı: Ancak Yunus lafını bölerek özre hacet olmadığını söyledi, zira iyi biliyordu: Hıristiyan aleminde sığınacak tek bir kapısı yokken denizin dibinden kendisini çekip çıkaran padişaha minnetini böyle mi gösteriyordu? Padişah kendisine ne bir ananın ne de bir babanın göstermediği şefkati sergilemişti. Ardından Yanoş Yunus’a şikâyet ederek kendisinden destek ve hayır beklerken kendisine ancak düşmanlık sergilediğini söyledi. Ardından Yunus tekrar lafını böldü ve kendinden en ufak bir destek beklememesini söyledi. Özür dilemekten fazlasını yapmalı ve hatasını telafi etmeliydi. Ayağını denk almalıydı- Her ne kadar padişah ona onca ihsanda bulunmuş olsa da, bundan sonra yüz kat beter hale de getirirdi. Zira padişah kendisine etmiş olduğu taahhüdü tutacaktı; ancak Yanoş farklı bir tutum sergilemişti: Pekâlâ biliyordu ki [ s. 71 ]