Habsburg elçileri Hieronymus de Zara ve Cornelius Duplicius Schepper'in 1533 tarihli nihai raporu / sefaretname. (23. sayfa)
Latince
25
His itaque per Imbrahimum dictis, rursum admonuit oratores Regios et
dixit Estote attenti ad quae nunc sunt dicturi. Et ad Cornelium conuerso
vultu, Es tu inquit semitor Karoli Caesaris? Respondit Cornelius, fui seruitor
Maiestaiis ipsius sed nunc sum seruitor Serenissimi Régis Rhomanorum et
ipsius Maiestatis nomine hue missus. Tunc iterum Imbrahimus, Literae inquit
istae Karoli Cçsaris quas tu portasti unde tibi aduenerunt? Respondit Cornelius.
Serenissimus Rex mihi eas in manus dedit. Tune iterum Bassa, Habes
commissionem respondendi ad ea quae concernunt istas literas, quae à te sum
interrogaturus ? Respondit Cornelius. Talia possent esse quod ad ea haberem
commissionem respondendi , Et talia possent esse quod ad ea non haberem
commissionem respondendi diceret modo ea qualia essent. Tunc ipse Bassa
ostensis literis Caesaris Karoli istae literae inquit non sunt scriptae à modesto et
prudente principe Quia cum tanta superbia enumerat titulos suos: et ea quae
sua non sunt. Quare contra dominum meum presumit se scribere regem Hierusalem?
An nescit magnum Cçsarem esse dominum Hierusalem et non ipse
Rarolus. Et irato uultu ad Cornelium conuersus. Die inquit. Yult ipse domino
meo preripere terras suas quas tenet, et ad ipsum scribendo, eum despectum
faceré ea sibi assumendo quç ipsius sunt ad quem scribit? Respondit Cornelius
hunc morem esse in Cancellaria scribendi, quia ab olim Christiani habuissent
Hierusalem. Neque additum esse illum, se putare ad contemptum sed
pro usu. Qualitercumque autem esset, se non habere commissionem respondendi
ad similia. Literas illas ad promotionem Ferdinandi à fratre missas esse,
se aliud nihil scire. Interrupit sermonem Aloisius Gryti et dixit, prestaret inquit
missas non fuisse in tali presertim forma.
Tunc iterum bassa, bene audiui inquit qualiter magni etiam domini inter
Christianos sub habitu mendicorum uisitant Hierusalem. Si Carolus Caesar
hoc modo uisitando Hierusalem, se cogitet ibi regem esse. Ego prohibebo
bene ne aliquis unquam Christianorum ncque ipse neque alius illuc perueniat.
Similiter dixit scribit se ducem Athenarum quod nunc est Sethine. est
paruum castrum inquit et est meum. Qua ratione usurpât ea quae mea sunt.
Si dominus inquit meus scriberet omnes prouincias quç suç sunt, quis
inquit esset finis? ncque usurparet aliena prout facit Rarolus. Et iterum ingeminauit
non esse principis taliter scribere, cum magna indignitate. Et subiunxit
Ego non credo has literas esse Karoli Caesaris ñeque ipsum aliquid de
his literis scire.
Preterea in his literis ipse facit Ferdinandum aequalem domino meo ma
[s. 25] İbrahim Paşa bunları söyledikten sonra döndü ve Kraliyet elçilerine şunu söyledi: “İmdi diyeceklerimi ikdam üzere dinleyesiz.” Yüzünü Cornelius’a çevirdi ve sordu: “Sen Kayzer Karl’ın hizmetkârı mısın?” Cornelius cevapladı: “Majestelerinin [Kayzer’in] hizmetkârıydım; ancak şimdi Haşmetli Roma Kralı’nın [Ferdinand’ın] hizmetkarıyım ve buraya onun adına yollandım.” Ardından İbrahim tekrar: “Kayzer Karl’dan getirdiğin bu mektuplar sana nereden geldi?” Cornelius cevapladı: “Haşmetli Kral [Ferdinand] bunları bana elden teslim etti.” Ardından Paşa tekrar: “Bu mektuplarla ilgili sana soracağım soruları cevaplandırmaya salahiyetin var mı?” Cornelius: “Kimilerine cevap vermekle yükümlüyüm, kimilerine değilim. Bunlar hangi sorular söyleyiniz”. Ardından Paşa Kayzer Karl’ın mektuplarını gösterdi ve konuşmaya başladı: “Şu mektuplar mütevazı ve sağduyulu bir hükümdar tarafından yazılmış değildir. Zira elkabını çok mübalağalı sıralamıştır: Bunların bir kısmı kendisine ait değildir. Kendisinin değil, yüce padişahın Kudüs’e hâkimi olduğunun farkında değil mi? ” Akabinde öfkeli bir suratla Cornelius’a yöneldi: “Söyle, hünkârımın topraklarını elinden almak mı ister? Padişahıma yolladığı mektupta hünkârımın olanları böyle kendine atfederek padişahı küçümsemek mi ister? ” Cornelius cevapladı: Bu şekilde yazmak nişancılık geleneğinde yer etmişti. Zira Kudüs eskiden beri Hıristiyanların elindeydi. Bu mektuplara yazılmasının sebebi hakaret değil, gelenekti. Her halükarda böyle sorulara cevap verme yetkisi yoktu. O mektuplar ağabeyi tarafından Ferdinand’ın lehine maslahat görülmek için yollanmıştı; başka bir şey bilmiyordu.
Alvise Gritti konuşmayı böldü ve eldeki mektupların öyle hususi bir biçimde olmadığını söyledi.
Ardından Paşa tekrar: “Büyük hükümdarların Hıristiyanlar arasında dilenci kılığına bürünüp nasıl Kudüs’ü ziyaret ettiklerini çok duydum. Eğer Kayzer Karl bu şekilde Kudüs’ü ziyaret ederek oranın kralı olduğunu düşünmekteyse, herhangi bir Hıristiyan’ın da, kendisinin de bir başkasının da bir daha Kudüs’e gelmesini yasaklayacağım.
Keza bir de kendisine şimdi Sethine olan Atina Dükü demiş. Burası küçük bir kaledir ve bana aittir. Ne hakla bana ait olanları gasp eder?
Şayet hünkârım kendisine ait bütün diyarları yazsaydı nerede nihayete ererdi? Karl gibi başkalarının olanı da gasp etmezdi. Böyle şeyler yazmak hükümdarları utanılacak duruma düşürür. Bu mektupların Kayzer Karl’a ait olduğuna yahut bunlardan haberdar olduğuna dahi inanmıyorum!
Ayrıca, mektuplarında Ferdinand’ı hünkârım yüce padişaha müsavi [ s. 25 ]