Habsburg elçileri Hieronymus de Zara ve Cornelius Duplicius Schepper'in 1533 tarihli nihai raporu / sefaretname. (19. sayfa)
Latince
21
Respondit Bassa, se audiuisse in Francia esse ad quadraginta flumina
nauigabilia , in Hispanijs admodum pauca. Et quçsiuit. Quare Hispania non
ita esset culta ut Francia.
Respondit Cornelius, propter expulsionem Saracenorum et Maùrorum
quam fecit Rex Ferdinandus Catholicus, qui mauri et saraceni erant boni
Agricole et diligentes, propter expuUsionem etiam ludeorum ex ipsa, propter
magnitudinem animi Hispanorum qui bello magis quam aratro nati sunt. Denique
quia in aliquot locis esset penuria aquarum. Regionem tarnen ipsam in
uniuersum esse optimam et feracissimam.
Respondit Imbrahimus Bassa, hanc magnitudinem animi Hispanorum
prouenire ex caliditate cerebri, Innuens eos qui habitant in Grecia et similibus
regionibus, esse audaces et magnánimos.
Postea incepit narrare exemplum de leone, dicens esse leonem ferocissimum
animalium, domari, non uiribus sed ingenio, Primum porrectis sibi à
magistro escis gratis, deinde consuetudine; Magistrum hunc baculum tenere
et ut terreat, et ut si opus sit eo se tueatur. Extraneum neminem buie leoni
ausurum porrigere escam, Sed eum tantum cui consueuit. Principem esse leonem.
Consiliarios, magistros et domitores. Baculum esse ueritatem et iustiliam
qua sola possint domari Principes. Magnum Caesarem Thurcarum esse
leonem. Carolum Cçsarem, etiam esse leonem. Se Imbrahimum Bassam, domare
dominum suum magnum Caesarem Thurcarum eo báculo vçritatis et iustitiae
, Equum esse oratores Regios idem faceré in Rarolo Caesare.
Magnum Caesarem Thurcarum dominum suum sibi Imbrahimo Sclauo
suo omnia concredidisse, regna et imperia sua. Se solum esse qui omnia faciat.
Esse imprimis Sanzachos, esse super eos Beglerbey, et super hos esse bassas
qui non possent cum ipso magno Caesare nisi quattuor esse. Se esse supra
omnes Bassas. Quicquid ego inquit facio, factum est. possum ex stabulario
inquit faceré Bassam confestim. possum dare regna et prouincias, illis quibus
ego nolo, et dominus meus nihil mihi dicet Etiam si ipse quid iusserit, et
ego nolo id fieri, non fìet. Et si ego aliquid iubeo fieri, et ipse iusserit contrarium
, fîet tamen id quod ego nolo et non quod ipse. Bellum faceré aut
pacem dare in manu est mea. distribuere Thesauros omnes ego possum. Ipse
inquit, non melius uestitur quam ego sed aequaliter. De meo nihil expendo
sed omnia ipse uult pro me expenderé. Ipse mihi confidit imperia sua, regna,
Thesauros , omnia magna et parua. Ego solus sum qui de omnibus istis possum
faceré quod uolo. Hoc ideo dico ut inteUigatis quanto ille de me fìdu
[s. 21] Paşa cevapladı: Fransa’da kırk farklı ancak İspanya’da yalnızca birkaç tane seyrü sefaine kabil nehir olduğunu duymuştu; bu yüzden mi İspanya Fransa kadar ekilmemektedir?
Cornelius cevapladı: Müslümanların [Saracenorum] ve Mağribilerin [Maurorum] Katolik Kral Ferdinand tarafından ihracından ötürü, zira Müslümanlar ve Mağribiler iyi ve aklıselim çiftçilerdi; ayrıca Yahudilerin de ihracından ötürü, zira gözü pek İspanyollar toprak işlemekten ziyade harp etmek için dünyaya gelmiş gibidir. Nihai olarak da birkaç yerde su sıkıntısı çekildiğindendir. Ancak yine de bu diyar dünyadaki en elverişli ve bereketli yerdir.
İbrahim Paşa cevap verdi: İspanyolların bu cesareti başlarındaki sıcaktan ötürüdür. Rumlar ve benzer yerlerde yaşayanlar da keza cesur ve gözü pektir.
Ardından aslan örneğini vermeye girişti: Aslan vahşi bir hayvan olduğundan ehlileştirmek için kuvvet değil akıl gereklidir. Efendi önce yem uzatarak alışkanlık kazandırır. Efendi asasını hem hayvanı korkutmak hem de ihtiyaç olduğunda kendini korumak adına havada tutar. Yabancı kimse aslana yemek uzatmaya cesaret edemez; ancak alışkın olduklarına izin verir. Aslan, kraldır. Danışmanlar, efendiler ve eğitmenlerdir. Asa ise kralları ehlileştiren yegane unsurlar olan doğruluk ve adalettir. Yüce padişah aslandır. Kayzer Karl da keza aslandır. İbrahim Paşa, kendisi, hünkârı Padişahı bu hakikat ve adalet asasıyla ehlileştiriyordu. Elçiler de Kayzer Karl’a aynısı yapmalıydı.
Yüce Padişah devletini ve hükmünü, kulu İbrahim Paşa’ya tümüyle emanet etmişti. Her şeyi yapan kendisiydi. Sancakbeylerinden, beylerbeylerinden ve ancak dördü yan yana geldi mi Padişahla konuşabilen paşalardan [vezirlerden] daha üstün bir konumdaydı. “Neyi yapıyorum dersem, yapılır. Bir uşağı hemen Paşa yapabilirim. İstediğim kimesnelere krallıklar ve eyaletler verebilirim ve hünkarım bana hiçbir şey demez. Hünkarım bir şey emreder de ben yapılmasını istemezsem, yapılmaz. Ancak ben bir şeyi emreder ve padişah aksini buyurursa, benim dediğim yapılır, onunki değil. Savaşa ya da barışa karar vermek benim elimdedir. Külli hazaini dağıtabilirim. Padişah benden daha gösterişli giyinmez, ikimiz müsaviyizdir. Bana devletini, hükmünü, hazinesini ve büyüklü küçüklü her şeyi emanet etmiştir. Bunlarla istediğini yapabilecek tek kişi benim. Bunları söyleme sebebim padişah bana ne kadar güveniyorsa [ s. 21]