Habsburg elçileri Hieronymus de Zara ve Cornelius Duplicius Schepper'in 1533 tarihli nihai raporu / sefaretname. (12. sayfa)
Latince
14
Et quod ad transacta et alia omnia attinet Ferdinandam regem se referre
ad responsum per Maiestalem suam regiam datum, illi nuncio siue oratori
ipsius Caesaris Thurcarum et Imbrahimi , qui ad se missus esset et inde
remissus.
Haec omnia cum recensuisset Cornelius. Respondit Imbraliimus Bassa.
Pacem semper optandam esse, et cuiusuis principis esse in eam incumbere.
Si Caesar Karolus pacem uellet, Caesarem Thurcarum dominum suum, petentibus
pacem, eandem nunquam denegasse, Sese Imbraliimum uisurum literas.
Inspectoque sigillo Caesaris Karoli, quod in calce literarum erat, dixit. Et
dominus inquit meus habet sigillum quod ipse portât, et ego simile sigillnm
quale ipse : porto. Non enini nuit aliquam differentiam inter se et me esse.
Quicquid pro se fieri iubet uestium, idem illud pro me fieri iubet. non nuit
me quicquam exponere in edificando, nam ipse pro me edificat. Et haec inquit
est Camera eius.
Quod autem ad Coronem oppidum attinet Inquit Imbrahimus Bassa. Est
castellum cuius multa millia similia habemus. Nihil illud curamus et malumus
ipsum vi quam alio modo habere, Quia quando volumus, possumus ipsum
in ciñeres conuertere. Hoc castellum fecit nos cautiores, quia non amplius exibimus
ex hac prouincia , priusquam firmauerimus limites bono praesidio.
Quod ad regnum Hungariae attinet dixit Imbrahimus Bassa , dominum
suum dedisse id Ioanni regi, ncque ab eo dimouere posse, Tamen de ijs inquit
et similibus uidebimus et consyderabimus omnia.
Se bene scire ubi esset insula Argel , esse enim prope Hispanias. Et Heyradinum
siue Barbarossam esse ibi Sanzachum,
De terris et dote Reginae Mariae se habituros mentionem. Si inquit unam
horam adhuc expectasset deuenisset in manus meas. Quod si hoc accidisset à
domino meo tractata fuisset omni cum honore, atque habita pro sorore. Quia
dominus meus naide compatitur mulieribus. Imo si ipse Rex Ludouicus tametsi
hostis in manus nostras peruenisset, omni cum honore tractassemus. Id
enim uaere principum est uictis ignoscere, prius autem dum fernet bellum
unumquemque ea agere quç potest. Optime faceré Hieronymum et Cornelium
quod dulciler cum eo tractarent; multum interesse inter uocem molliter
prolatam et duriter. Et verbi gratia, ullam uocem Thurcicam pronunciami
duriter, et eamdem mollius, dicens, Linguam esse paruam partem corporis
humani, plurimum tamen importare. Laudauit et Hieronymum ibi presentem
quod bene se gesserit et cum bonis uerbis. His artibus uinci ánimos, iratos et
Müzakereler ve sair şeylere dair Ferdinand Kral, Padişah ve İbrahim Paşa’nın kendisine göndermiş oldukları elçiye (ya da sözcüye) verdiği cevaba başvurulabilineceğini belirtmişti.
Bunların hepsini Cornelius ifade etti. İbrahim Paşa cevapladı: Sulh her zaman yeğlenmeli ve hangi hükümdar olursa olsun buna say etmelidir. Şayet Kayzer Karl sulh istemekteyse, hünkârı Padişah hazretleri sulh isteyenleri asla reddetmediğinden, paşa mektupları görmeye hazırdır. Kayzer Karl’ın kireçten harflerle yazılmış mührünü gördükten sonra konuşmaya başladı: Hünkarım da ben de benzer bir mühür taşırız. Kendisiyle benim aramda bir fark olsun istemez. Kendisi için dikilmesini istediği kaftanı benim için de diktirtir. Hiçbir şeyi yaptırmamı istemez, zira her şeyi benim için kendisi yaptırır. İşte burası da onun odasıdır.
Koron şehrine gelecek olursak, diye devam etti İbrahim Paşa, onun gibi binlerce kalemiz vardır. Şehri kaba kuvvetten başka bir şekilde almayı hiç düşünmüyoruz. Zira ne zaman istesek kaleyi küle çevirebiliriz. Bu kale bizi daha temkinli kılmaktadır; zira o mıntıkadan salim iradeyle sınırlarımızı belirlemeden önce çıkmayacağız.
Macaristan Krallığı mevzuuna gelince, İbrahim Paşa devam ediyordu, hünkârı krallığı Yanoş Kral’a vermişti ve ondan geri alamazdı. Bu konular ve benzerleri ile ilgili her şeyi görüp değerlendireceğiz.
Argel Adası’nın nerede olduğunu çok iyi biliyordu; İspanya’ya yakındı. Hayrettin, nam- ı diğer Barbaros, ise buranın sancakbeyiydi.
Ardından Kraliçe Maria’nın toprakları ve çeyizi üzerine muhabbet açıldı. Eğer, İbrahim Paşa konuşmaktaydı, bir saat kadar bekleseydi ellerime düşecekti. Eğer bu gerçekleşmiş olsaydı hünkârım tarafından büyük hürmet görecek ve bir kız kardeş gibi görülecekti. Zira hünkârım kadınlara büyük merhamet gösterir. Filhakika şayet Kral Layoş da esir olarak elimize geçmiş olsa kendisine layık olduğu hürmet ölçüsünde muamele edilecekti. Mağlupları affetmek hükümdarlara bir erdemdir; ancak savaşın gözü karalığıyla insanlar ellerinden ne gelebilirse ancak onu yapıyor. Hieronymus ve Cornelius kendisiyle yumuşak başlılıkla konuşarak en doğrusunu yapıyorlardı. Tatlı dille söylenenle ters sarf edilen sözler arasında çok fark vardı. Misal vermek adına Türkçe bir kelimeyi önce sertçe sonra da yumuşakça söyledi ve “dil vücudun küçük bir parçası olsa da kabiliyeti büyüktür” dedi. Hieronymus’u makul tavrından ötürü güzel sözlerle övdü. Bu şekilde cesurlar da, kızgınlar da [s. 14]