Habsburg elçileri Hieronymus de Zara ve Cornelius Duplicius Schepper'in 1533 tarihli nihai raporu / sefaretname. (13. sayfa)
Latince
15
furibundos» Se omnia ea uisurum quae attulissent prefati Hieronymus et Cornelius,
et desuper deliberaturum. Interea Oratores Regios debere se conferre
ad Aloisium Gritti et cum eo tractare super regno Hungariae, Ipsum enim Aloisium
habere coramissionem et scire qualiter se res habeant in eo regno.
Quum hoc diceret Imbrahimus bassa, nihil responderunt Hieronymus et
Cornelius sed se mutuo intuentes, quia dixerat quod ad Gritti se deberent
conferre, taciti sedebant. Quod notans Imbrahimus, eadem uerba quae prius
iterum dixit, et subiunxit. Non dubitate quia ego sum qui faciam quod uolo,
et non quod ipse Aloisius Griti uolet, Sed ipse Aloisius faciet id quod ego
iussero , Tantum loquamini illi.
His uerbis auditis recepere Oratores prefali se ad Aloisium Gryti postridie
ituros, et Imbrahimo bassae valedixerunt.
Durauit hoc colloquium cum Imbrahimo ad sex horas. Inter loquendum
bis iussit adferre sibi aquam dulcem, et bibit, simihter et oratores bis bibere.
Ille quidem ex póculo facto ex lapide Turquino, magno: Oratores ex poculis
argenteis. Ostenso autem uase Turquino dixit Imbrahimus. De ijs lapidibus
Turquinis dominus meus habet quolibet anno duas somas id est tantum quantum
duo equi portare possunt, Ipsi autem bibenti acclamatum est ab omnibus:
et stetere oratores in pedibus.
XXVIII die Maij fuere Hieronymus et Cornelius apud Aloisium Gryti in
domo sua, premissisque salutationibus , dixerunt se fuisse apud Imbrahimum
bassam à quo iussi essent ad eum uenire ut ad peritum rerum Hungaricarum,
gratissimum esse sibi oratoribus quod cum uiro intelligente et tantae authoritatis
haberent negocium, plurimaque alia ad laudem ipsius pertinentia honesta
tamen.
Exposuerunt illi omnia prout Imbrahimo, scilicet de toto regno Hungariç
habendo, de Corone restituenda cum conditionibus ut supra, de comprehensione
principum omnium.
Primum respondit Aloisius Gryti. se partim aduersarium esse partim arbitrum.
Aduersarium , quia ibi uenisset nomine Ioannis regis. Arbitrum, quia
ordinatus ob id à magno Caesare et a Bassa. Omnino oratores Hieronymum
et Cornelium credere debere, viuente Vayuoda siue rege Ioanne totum xegnum
obtineri non posse, eo quod magnus Caesar ipsi Ioanni illud promisisset.
Quantum ad Coronis restitutionem, ipsis Thurcis magis piacere omni
alio modo ipsam Coronem acquirere, quam restitutione aut pacto. Hinc prope
eam iam esse sexaginta trirèmes, et Constantinopoli esse uiginti alias tam ba
[s. 15] haşinler de alt edilirdi. Mezkûr Hieronymus ve Cornelius’un gündeme getirdiği her şeyi düşünecek ve bir karar verecekti. Bu arada Kralın elçileri Macaristan Krallığı mevzuunu Alvise Griti’yi gidip görüşmeli ve onunla müzakere etmelilerdi. O krallıkta işlerin ne durumda olduğunu bilmek Alvise’nin vazifesiydi.
İbrahim Paşa elçilere Alvise Gritti’ye gidip görüşmeleri gerektiğini söylediğinde, Hieronymus ve Cornelius lal olup kaldılar. İbrahim Paşa [rahatsızlıklarını] fark edince önceki sözlerini tekrarladı ve ekledi: “Şüphe etmeyin ki burada benim sözü geçer, Alvise Gritti’nin değil. Hatta Alvise ben ne emredersem onu yapacaktır; siz sadece onunla görüşün”.
Bu sözlerin ardından mezkûr elçiler ertesi gün Alvise Gritti’ye gideceklerini söyleyip İbrahim Paşa’ya veda ettiler.
İbrahim’le bu görüşmeleri altı saat sürmüştü. Konuşma esnasında paşa iki defa tatlı su getirilmesini emredip içmişti; keza elçiler de iki defa içmişti. Paşa büyük ve turkuaz taşından yapılma bir bardakta, elçiler ise gümüş bardaklardan içmişlerdi. İbrahim Paşa turkuaz sürahiyi gösterip, “bu turkuaz taşlarından hünkârım her yıl çuvallarla iki at yükü kadar getirtir” dedi. Paşa elindekini içerken herkes onayladı; elçiler ayakta dikilmeye devam ettiler.
28 Mayıs’ta elçiler İbrahim Paşa’nın dediği üzere evinde Alvise Gritti’ye varıp selamlaştılar ve İbrahim Paşa’nın yanında bulunduklarından ve onun yönlendirmesiyle oraya geldiklerini; Gritti, Macaristan meselesinde tecrübeli, aklı başında ve görüşme yetkisine sahip olduğundan dolayı memnuniyetle orada bulunduklarını söylediler. Sair başka sözlerle de Gritti’yi övdüler.
Gritti’ye İbrahim Paşa’ya da yaptıkları gibi Macaristan meselesine dair her şeyi söylediler. Koron’un yukarıda belirtilen şartlarla geri verilmesi ve diğer tüm şartların tutulması hususlarını açtılar.
Alvise kendilerine öncelikle kısmen karşı tarafta bulunduğunu kısmen de arabulucu olduğunu belirtti. Karşı taraftaydı, zira Kral Yanoş adına oraya gelmişti. Arabulucuydu, zira yüce Padişah ve İbrahim Paşa emriyle bu işlere koşulmuştu. Elçiler Hieronymus ve Cornelius kesinlikle Voyvoda (yani Yanoş Kral) yaşadığı sürece krallığın tamamını elde etmelerinin mümkün olmadığına kanaat getirmelilerdi. Çünkü yüce Sultan burayı Yanoş’a söz vermişti.
Koron’un istirdadına gelince, anlaşma ya da sulh haricinde başka her yolla şehri almak Türklerin daha çok hoşuna gidecekti. Şehir yakınlarında 60 adet üç sıra kürekli kadırga [sexaginta triremes] bulunmaktaydı ve İstanbul’dan 20 tane daha [s. 15]