Habsburg elçileri Hieronymus de Zara ve Cornelius Duplicius Schepper'in 1533 tarihli nihai raporu / sefaretname. (7. sayfa)
Latince
nunc autem habere alios quidem , duos aspros, alios tres, quatluor, quinqué.
Neminem aulem lanitzarorum habere supra octo aspros in dies singulos. In
maritimura autem bellum uerum esse quod opus sit expensis: sed tam magnas
esse opes ut minime sentiri possit. Se Imbrahimum: iussu magni Caesaris, beri
extraxisse mille somas asprorum quae faciunt vicesies centena milia ducatorum
ut exercitum in Italiam trarjsmiiteret. Habere se ad quadraginta milia
Tartarorum quitotum mundumposserit destruere: Eos ipsos et adhuc trecenta
milia hominum destinasse in Italiani transmittere, Qui postquam eo aduenerint
nonne inquit omnia uastabunt? Quis enim ipsis poterit resistere? Ibi quae
non miseriç , quç non clades aduenient? Sed hactenus inquit per me parcitum
est sanguini. Ego multa milia mulierum puerorum et aliorum liberaui,
et secrete noctu fugere in syluas compuli ut manus Thurcarum euaderent. Haec
a se et a bonis Thurcis fieri, non enim esse Thurcas tam barbaros inhumanos
aut crudeles, prout apud Christianos esse estimarentur : sed in ipsis esse etiam
bonos, prout alibi. Se istud magnum Imperium regere. Quicqnid ipse fecerit
id factum esse, omnem enim se potestatem habere. Omnia officia, omnia regna
habere. Quod ego inquit do hoc est datum, et manet datum. Quod ego non
do : id non est datum. Etiam si ipse magnus Caesar uelit dare et dederit , si
mihi non libet non habebit executionem. Omnia enim in manibus meis sunt:
Bellum, pax, diuitiae. Haec inquit non sine causa dico. Scio enim quicunque
primum ad ignotum uenit ipsum pudore et rubore suiFundi , eo quod non
sciat adhuc consuetudinem: aut omnino timere Alias enim id fieri non posse.
Se ita erga locutum esse , ut ipse Cornelius interim animum firmarci. Respondit
Cornelius vaerissime et prudentissime ipsum dicere omnia, se enim Cornelium
timore et pudore pariter suffimdi ideoque necessarium fuisse ut ipse
eum prius confìrmaret. Subiunxit. Et iste inquit ostenso Hieronymo cum esset
apud magnum Cesarem etiam timuit. (Acciderat autem hoc ita simulante Hieronymo
eo quod Thurcae hoc pro gratissimo habent uideri cum timore loqui ,
et de hoc fuerat Cornelius à Hieronymo informatus). Nunc ergo inquit Imbrahimus
ad Cornelium, potes libere dicere.
Exorsus est ergo Cornelius prout inter Hieronymum et eum conuenerat
Qualiter Ferdinandus Rex salutaret Caesarem Thurcarum uelut fìlius patrem ,
Imbrahimum autem uelut frater, fratrem, futuram enim suam Maiestatem Regiam
, alteri pro filio, alteri pro fratre: adiungens affectus verba debita sine
tarnen ulla detractione honoris, aut diminutione Maiestatis Regiae.
Respondit Imbrahimus Bassa. Magnum esse dominum, magnum Cesa
[s. 9] bazıları 2 akçe, diğerleri 3, 4, 5’er akçe; [kısaca] en fazlası 8 akçe olmak üzere her biri günlük ödeme alırdı. Denizcilik ve savaşçılığın çok masraflı olduğu hakikattir; ancak, yine kendini hissettirecek kadar büyük bir masrafa yol açmamaktadır. İbrahim, Padişahın emriyle orduyu İtalya’ya yollamak için daha dün bin kese akçe almıştı ki, bu da 20 defa 100 000 duka ediyordu. 40 000 kadar Tatar askeri vardı ki bütün dünyayı alt üst edebilirlerdi. Bunları ve üç yüz bine yakın sair adamı İtalya’ya yollayacaktı. Bunlar geldiğinde her şeyi talan etmeyecekler miydi? Kim onlara karşı durabilirdi? Sefalet ve felaketten başka ne ortaya çıkabilirdi? Şimdiye kadar gereksiz yere kan akmasını ben engelledim. Binlerce kadını, çocuğu ve sairi azat ettim. Türklerin elinden kurtulmaları için gece vakti ormanlara kaçmaya zorladım. Bunları kendisi ve iyi niyetli Türkler yapmıştı. Türkler öyle Hıristiyanların zannettiği kadar da barbar, cani ve vahşi değillerdi. Başkaları gibi onlar da iyi insanlardı. Kendisi bu büyük imparatorluğa hükmetmekteydi. Yapmak istediği her şey yapılırdı; her şeye sözü geçmekteydi. Bütün makamlar, bütün vilayetler onun elindeydi. Ver dediğim şey verilir ve öyle kalır; vermek istemediğim şey verilmez. Ulu padişah bir şeyi vermek ister de ben istemezsem verilmez. Her şey benim avucumun içindedir: Savaş, barış, zenginlik. Bu dediklerimi boş yere söylemiyorum. Biliyorum ki her kim ilk defa geliyorsa hicap ve çekingenlik hissetmektedir. Zira burada mutat olan alışkanlıkları bilmemektedir: Her şeyden korkmaktadır zira başka türlü olması mümkün değildir. Böyle konuşmasının sebebi Cornelius’un cesaretini toplaması içindir. Cornelius cevapladı: Her şeyi hakikatle ve bilgece söylemişti. Keza Cornelius da daha önceden teyit ettiği üzere icap ettiği ölçüde hicap ve çekingenlikle hissetmekteydi. Ayrıca, Hieronymus’u göstererek, o da Padişah’ın huzurundayken çekingenlik yaşamıştı. (Cornelius’un kendisinden öğrendiği kadarıyla Hieronymus, Türklerin çok hoşuna gittiğini bildiğinden korkuyormuş gibi konuşmuştu). Bu durumda şimdi, İbrahim Paşa Cornelius’a dönerek konuştu, dilediğin gibi konuşabilirsin.
Cornelius doğrulup Hieronymus ve paşa arasına geldi. Ferdinand Kral Padişah’ı bir oğlun babasını, İbrahim [Paşa’yı da] bir kardeşini diğerini selamladığı gibi selamlıyordu. Majesteleri Kral [Ferdinand] birine evlat, diğerine kardeş gibi olacaktı: Majesteleri Kral’ın itibarını sarsmadan yahut zedelemeden söylenmesi gereken sözleri layığıyla sıraladı.
İbrahim Paşa cevap verdi: “Efendim pek yücedir ve yüce padişahımın [s. 9]