Habsburg elçileri Nikolaus Jurisic ve Joseph von Lamberg'in 1530 tarihli İstanbul yolculuklarını anlattıkları nihai rapor. (6. sayfa)
Latince.
79
Orator ille ad eum peruenire non potuerit, ex literis Regijs satis sibi païuisse, et per
Maiestatem Regiatn non stetisse, quominus ea omnia suum effectum sortirentur, Propter
hoc autem Maiestatem Regiam praetermittere noluisse, quin alios videlicet ipsos
qui modo adessent legatos ad eundem Turcam mitteret, ad referendum ei, quod si
animum ad pacem habeat, qualem in literis suis Maiestati regiç significasset, se mandatum
habere, vt illam acceptent et concludant. Ad quae respondit Ibraim. Liberum
esse Legatis omnibus Gesarem suum adire, eiusque Prouintias et portas cuique patere,
pacemque petenti pacem non negari, ideoque rem in sola Maiestate regia pendere,
Et quod oratores sermonem suum continuent, cum adsit Secretarius Cesaris, qui ea
quç dicent, quçque Ibraim ex ore Gesaris respondebit, sit conscripturus, Qua ratione
Legati moti, et rem aliter intentare et id quod cupiebant diutius cuitare non valentes,
ad rem ipsam deuenere, Narrantes inprimis iura et actiones Maiestati Regiae ad Hungarie
regnum competentes , vt melius et luculentius explicare potuerunt, Petentes ob
id quod Turcus Maiestatem Regiam in Hungariae regno pacificam et quietam esse permitteret,
neminique contra eam in eo faueret aut assisteret, totumque regnum, sicut
à Rege Vladislao possidebatur, vnacum omnibus Gastris et oppidis ab eo tentis Maiestati
Suae dimittat, et superinde cum Maiestate sua pacem fìrmam vel perpetuara vel ad
annos aliquot duraturam ineat et acceptet. Quo iatellecto Ibraim Bassa et vultu et
animo commotus, placide tamen ait, Se non consulere Legatis, vt hec ipsi Cesari exponant.
Deinde potentiam Gesaris sui Legatis explicare cepit, et quod tum quando
Turcus belligeratur, non ad instar dominorum nostrorum à miseris rusticis pecuniam
extorqueat et arradat, sed quod sit potentissimus Cesar et semper ad bellum paratus,
et quot prouintias et regna acquisiuisset, et quomodo Albam Graecam et alia Regni
Hungariaea loca occupasset, plenoque deinde exercitu Hungariam intrasset, Et cum Rex
Ludouicus coUecto exercitu sibi obuiaret ab Ibraimo cui per Turcum gentes aliquot
erant attributae, fuisset interemptus, Turcum autem cum interea cum toto et vero exercitu
et quadrato agmine quieuisset, extinctoque Rege Ludouico Budam appropinquasset,
regnique Sedem accepisset, tunc quaesiuisse, vbinam esset Ferdinandus et alij ,
qui ius ad illud regnum prçtenderent, cur non Regi Ludouico suppetias tulissent, Turcumque
regno pulissent, Imperium vero dilatandum et subditos acquirendos non literis,
sed sábulo seu gladio, Gesaremque postea propter hyemem ingruentem ad Sedem
suam redijsse, pauloque post intellexisse idem Hungariae regnum a lohanne Scepusiensi
occupatum lohannem autem per Maiestatem Regiam ex ilio pulsum fuisse, sibique
tum Cesarem quoque dixisse, Ecce quam digladientur et concertent duo illi
propter regnum meum ncque quisquam eorum me pro ilio prius interpellât. Deinde
etiam venisse lohannem ad Turcum eique retulisse, Regnum Hungariae post discessum
Turci et regis Ludouici interitum, solum et sine hoerede ac domino relictum, seque per
Status et ordines regni illius nulla prçsertim regis Ludouici prole extante iuxta decretum
et morem regni in Regem fuisse electum. Se tamen cum eodem regno Cesari subditum
et obedientem fore, sicque lohanni dimissum regnum, Turci nomine et loco possidendum,
Postea vero Maiestatem Regiam misisse oratores sues ad Turcum Castrum
[ s. 79 ] mezkûr elçi Padişaha ulaşamadığından, kralın mektuplarından anladığı kadarıyla yetinmişti ve Majesteleri Kralın vaatlerini yerine getirmeyeceğini düşünmüştü. Bu sebeple Majesteleri Kral ihmalde bulunmak istememiş ve şu anda hazır bulunan elçileri Padişaha yollamıştı. Görevleri padişaha, eğer mektuplarda Kralın belirttiği şartlar altında sulha niyeti varsa bunu kabule ve bağlamaya yetkileri olduğunu söylemekti. Bunlara cevaben İbrahim konuştu: Padişah’ın huzuruna varmakta cümle elçiler özgürdür; kendisinin eyaletleri ve kapıları [divanı] da herkese açıktır. Sulh isteyenden barış esirgenmez ve bu yüzden de mevzu tamamen Majesteleri Krala bakmaktadır. Elçiler konuşmalarına devam etsinler ve Padişahın baş katibi [Secretarius] onların söylediklerini ve İbrahim’in padişahın ağzından aktardıklarını yazacaktır. Bu sebepten elçiler harekete geçtiler ve olayı başka şekilde anlatıp taleplerini daha da fazla ertelemeye imkanları olmadığından doğrudan mevzua girdiler. Bilhassa Majesteleri Kralın hangi hak ve yasaya dayanarak Macaristan Krallığı’na iddiası bulunduğunu olabildiğince yetkin ve net bir şekilde açıkladılar. Padişahın, Majesteleri Kral’a Macaristan Krallığı’nda barış ve huzur içinde yaşama müsaadesi göstermesini ve kimseye ona karşı yardım etmemesini talep ettiler. Ayrıca, tüm krallığı, tıpkı zamanında Layoş’un olduğu gibi, bütün kaleleri ve kasabalarıyla Majesteleri Kralın egemenliğine [Ferdinand] bırakmasını ve bunlardan sonra Majesteleri ile kavi bir sulhu ister ebedi ister birkaç yıllık süreyle kabul etmesini talep ettiler. Bunları duyan İbrahim Paşa’nın hem yüzü hem heyecanı hareketlendi, ancak istifini bozmadan elçilere bunları Padişaha iletmelerini tavsiye etmediğini söyledi. Sonra da padişahın azametini elçilere övmeye başladı: Padişah savaşırken, bizim hükümdarlarımız gibi zavallı çiftçilerden para çırparak değil, her daim savaşa hazır olur; ne kadar çok eyalet ve krallık ele geçirmişti; nasıl da Belgrat’ı ve Macaristan Krallığı’nın sair yerlerini ele geçirmiş ve büyük bir orduyla Macaristan’a girmişti. Kral Layoş ordu toplayıp karşısına çıktığında, Padişah tarafından emrine onca asker verilen İbrahim tarafından durdurulmuştu. Padişah bu sırada tüm ordusuyla istirahat ediyor ve Kral Layoş ölmüş olduğundan Budin’i kuşattı ve başkenti aldı. Sonra Ferdinand ve bu krallıkta hak iddia eden diğerlerinin nerede olduğunu sordu. Ayrıca, neden Kral Layoş’a Padişahı krallıktan def etme hususunda yardımda bulunmamışlardı? Ancak kılıçla devletler yıkılıp insanlar tebaaya katılır; mektuplarla değil. Padişah, akabinde, yaklaşan kıştan ötürü ikametgâhına çekilmişti ve kısa süre sonra Macaristan Krallığı’nın Yanoş Zapolya tarafından işgal edildiğini ancak Majesteleri Kral [Ferdinand] tarafından oradan kovulduğunu öğrenmişti. Padişah da kendi kendine demişti ki, işte bakın şu ikisi benim krallığım üzerinde kavga edip didişiyorlar da biri de kalkıp benden ricada bulunmuyor! Ardından Yanoş, Padişaha gelip Macaristan Krallığı’nın padişahın çekilmesinden ve Layoş Kral’ın ölümünden sonra sahipsiz kaldığını, kendisinin ise Macaristan Zümreleri [status et ordines=estates] tarafından Layoş’un zürriyeti kalmamasından ötürü Krallığın yasalarına uygun olarak Kral seçildiğini anlattı. Bundan sonra krallıkla beraber Padişah’a tabi olacak ve itaat edecekti; Yanoş, krallığa Padişah adına kaim olarak sahip olacaktı. Ardından Majesteleri Kral elçilerini [ s. 79 ]