I. Ferdinand'ın İstanbul'a göndermiş olduğu elçi Hoberdanacz'ın 1528 tarihli nihai raporu. (Gevay, 16. sayfa)
I. Ferdinand'ın İstanbul'a göndermiş olduğu elçi Hoberdanacz'ın 1528 tarihli nihai raporu. (Gevay, Latince)
18
sepius etiam eos fugeris bespondit i-iabardanecz. verum est quod aliquo
ties fugia sed multoties illi me fugerunty Scio etiam qualia arma gentes
cesaris habent et quam acuta sint illaa ivec minus nota mihi sunt arma
gentium domini mei que si non vsque adeo satis dissecant et incidunt.
attamen bene pungere possunt. ibraim. Scio dominum tuum confidere in mul
titudine gentiumy Sed si inter multas oues immissus fuerit lupus vnus subito
dispergit et perdit illas beSponderunt nuntii. certum est hoca oues sunt tam
quam gentes imperite ad bellum non habentes bonum capitaneum nec pe
rituma que propterea a paucis vel vno tantum capitaneo disperguntura Sed
et oues que non habent bonum pastorem pigrum scilicet somnolentum et
non vigilantem etiam a minori animali quam lupus est fugantura Aliter vero
se habet si habeant bonum pastorem qui cum videat lupum venientem
statim illum in frontem percutita vt cauda sit extrahendus ibraim. quisnam
est pastor qui talia faceret . que impossibilia suntP besponderunt Apud
deum nihil est impossibilea Mos autem ad proposita et interrogationes domi
nationis vestre modo respondemus Subintulit ibraim. birgo dominus vester
castra illa vult habereP beSponderunt nuntii. bominatio vestra iam intellexit
opinionem nostram i et modum per quem nos arbitrabamur amicitiam et bo
nam hanc viciniam fieri possey quod si vero dominatio vestra censeat hanc
cum restitutione castrorum nullo modo fieri debere petimus ab eaa vt re
licta etiam illorum restitutione nobis aliud medium bonum indicare velit per
quod ipsa credat hanc constitui posse. ibraim. Mullam aliam viam haberi
posse censerem quam si rex vester cederet buda et Hungaria quo facto nos
deinde cum eo de cermania tractaremus Responderunt nuntii. iiec domino
nostro referemus si velit buda et iiungaria cederea lios tamen tam facile hoc
a domino nostro fieri posse aut debere non indicamus ibraim. Superioribus
annis dum potentissimus imperator iurcarum in regno iiungarie esset vena
batur et faciebat negotia suap ego tamen tamquam capitaneus Supremus ex
pugnaui blandoralbam ceteraque castra et pugnaui cum rege Ludouico et
nunc ibo ad preparandum pontes cesari et parabo viam maiestati sue. be
vsponderunt/lxluntii Si dominatio vestra ire decreuit non venimus ad euocan
dam eamp et si omnino ire stet sententiaa ne verbo quidem eam retinebimus
quod aperte illi reuelatum esse volumusa que sine dubio reperiet quod que
rit. ibraim. Negotia cesaris nostri non aliter succederent quam si plueret super
vnum montema et gutte super cacumine illius primo cadentes seque postea
successiuo aliarum auctu multiplicantes et coaugmentantes transitum per
[18] Türklerle ne zaman işin olsa silahlarından sakınırsın. Hoberdanecz cevapladı: Birçok defa sakındığım doğrudur; ancak onlar da benden sakınmıştır. İmparator’un adamları ne tarz silahlar taşır ve ne kadar keskindirler bilirim; likin efendimin askerlerini de bilirim ve her ne kadar aynı derecede kesip biçmeseler de iyi dövüşürler. İbrahim: Efendinin adamlarının kesretine güvendiğini bilirim; ancak koyun sürüsüne tek bir kurt musallat olsa sürüyü dağıtır koyunları telef eder. Elçiler cevap verdi: Doğrudur, iyi bir komutanı olmayan tecrübesiz asker savaş alanında koyun gibidir, bu sebeple de bir avuç asker ya da tek bir Komutan tarafından tarumar edilirler. Uyuklayan, tembel ya da kısaca nöbet beklemeyen kötü bir çobanın sürüsü de kurt gibi nispeten küçük bir hayvan tarafından dağıtılır. Öte yandan sürünün iyi bir çobanı varsa yaklaşan kurdu görüp anında suratına patlatır ki kuyruğundan çekilsin. İbrahim: İmkansızları gerçekleştiren bu çoban kimmiş? Cevapladılar: Tanrı için mümkün olmayan şey yoktur; biz yalnız zat- ı alinizin söylediklerine ve sorduklarına cevap veriyoruz. İbrahim ekledi: Yani bu durumda efendiniz bu kaleleri istiyor? Elçiler cevapladı: Zat- ı aliniz bizim görüşümüzü zaten biliyor ve dostluk ve iyi komşuluğun ne şekilde elde edilebileceğine dair zannımızca fikri var. Eğer zat- ı aliniz bunun istirdad- ı kal’at asla gerçekleşmeyeceğini düşünüyorsa da kendisinden dileriz ki istirdad meselesi kapansın ve istenen ilişkilerin tesis edilebileceğini düşündüğü başka bir orta yol bize göstersin. İbrahim: Efendinizin Budin ve Macaristan’dan feragat etmesinden başka bir yol düşünemiyorum ki, bunlardan sonra da kendisiyle Alamanya üzerine konuşuruz. Elçiler cevapladı: Efendimiz Budin ve Macaristan’dan vazgeçmek isteyip istemediğini sorarız, ancak yine de işin bu kadar basit olacağını ya da olabileceğini düşünmüyoruz. İbrahim: Geçtiğimiz yıllarda kudretlü Türk İmparatoru Macaristan krallığında büyük hürmete mazhar oldu ve işini gördü; ben ise Serdar- ı Ekrem olarak Belgrad ve diğer kalelere boyun eğdirdim ve kral Layoş’la çarpıştım. Şimdi de İmparator için köprüler kurdurmaya ve majestelerine yolu hazırlamaya gideceğim. Elçiler cevap verdi: Eğer zat- ı aliniz yola çıkmaya karar vermişse onu geri çağıracak değiliz. Eğer gitmek için hüküm çıkmışsa kendisini hiçbir sözle tutamayız; ancak açıkça belirtmek istiyoruz ki şüphesiz aradığını bulacaktır. İbrahim: İmparatorumuzun işleri bir dağın tepesine yağan yağmur gibidir: Zirveye düşen ilk damlaları müteakiben yağan diğerleri itmam ve ikmal eder, [18]