Hieronymus Laski’nin ikinci İstanbul seyahatına dair günlüğünden kesitler.
Latince.
Anno Domìni 1540. Vltimo Octobrìs die.
Veni Constantinopolim relictis meis curribus et familia in Andrinopoli,
ubi mox ad me accurrit lonusbeeg, etdixit, melius fuisset posteaquam tantisper
tardasti, ut unacum exercitu et bello venias. quod non uenisses . quoniam
Imperator ita est exacerbatus, ut quum primum Feketlii lanus et deinde
Czelnik accurissent, dando nouum Gaesari, de uestro exercitu et de defectione
Petri Perenni , et aliorum ad uos, statim concluderet, cum oratoribus
Regis Ioannis: Regnumque illud puero contulit, honorificenlissimeque eos tractauit et
dimisit. Sanzacis etiam iussit, ut ferant opem si opus sit. Respondí
ego, Imperator noluit Tranquillo longiores inducías, quam duorum mensium
concedere, quae res maximae admirationi fuit apud nos. Heae itaque induciae
cum iam expirassent, et Turcae excursionibus omnia perderent, Serenissimum
etiam Dominum meum Regem exercitum misisse uersus Budam, quam Rex
Ioannes iuramento pollicitus erat, mox a morte redditurum Regi meo. Quod
cum frater Georgius faceré noluisset, concordiamque infregisset: Serenissimus
Rex et Dominus meus coactus est ad arma assurgere, ut cogat illos qui concordias
contraueniunt , concordiam obseruare. Rex tamen et Dominus meus
nihil nel ex Sclauoniae aut Groatiae confìnijs, Imperatorias prouincijs infert molesti
«. Respondit lonusbeeg. Tu scis, toties enim ex ore imperatoris audiuisti,
quod ipse Budam suam et totumRegnum esse dicit: per Deum inquit omnia
infecta iam sunt cum isto bello, et tu inquit omnem fauorem et existimationem
amisisti apud nos. Nam ego hodie, beri, et pridie, uehementer pro te
pugnaui, itaque si tibi bene uis, dicas Bassis, quod tu potestatem babeas
scribendi et comittendi isto exercitui , ut reuertatur ad propria. Respondí me
hoc faceré nolle, quoniam non haberem talem potestatem, nisi si pax sit in
toto conclusa et facta. Dicit lonusbeeg. Si talem non haberem comittendi potestatem,
esse me in grandissimo periculo. Respondí me esse nunctium, redijsseque
me ad Imperatorem, ut fidei meae satisfacerem : Cumque essemus
in eo sermone misit Bassa pro lonusbeeg, ut cito ad se ueniret, ac ita discessit
a me, cui tamen ego dixi, attulisse me quae promiseram.
Miladi 1540 senesi, Ekimin Son Günü
Arabalarımın kalanını ve ailemi Edirne’de bırakarak İstanbul’a geldim ve Yunus Beğ çabucak yanıma vardı ve bu kadar geç geleceğime hiç gelmeseymişim daha iyi olacağını söyledi. Zira Padişah o kadar çileden çıkmıştı ki önce Fekete Janos sonra da Czelnik kendisine gelip sizin [Ferdinand] ordunuz ve Petrus Perennus ve diğerlerinin size tabi olduklarını bildirdiğinde derhal Yanoş Kral’ın elçileriyle şöyle anlaştı: Krallığı çocuğa [Yanoş Zapolya’nın yaşı çok küçük olan oğluna] verdi ve elçilere yücegönüllülükle muameleden sonra ayrılmalarını söyledi. Sancaklara da gerekirse yardım sunmalarını söyledi. Ben de cevaben Padişah’ın iki aydan daha uzun bir süre barış yapmak istemediğini, bunun da bizi şaşırttığını söyledim. Ateşkesin miadı dolunca ve Türk akınlarıyla kayıplara uğramaya başlayınca, Haşmetli Kralım Efendim Budin’e ordu yolladı ki zaten ölümünden sonra bu şehri Kralı’ma vereceğine dair Kral Yanoş and içmişti. Peder George bunu reddedince anlaşma bozulmuş oldu. Haliyle Haşmetlü Efendim Kral anlaşmaya uyulması için muhalifleri ikna etmek adına silahlara sarılmak zorunda kaldı. Yani ne Sklavonya’dan ne de Hırvatistan’dan (Padişahın eyaletlerinden) bir istediği yoktur. “ Buna cevap olarak Yunus Beğ: “Padişah’ın ağzından birebir duyarak öğrendin ki hem Budin hem de Macar Krallığı kendisine aittir. Bu savaş her şeyi yarı yolda bırakmış ve nazarımızda bütün inayet ve kıymetinizi yitirmişsinizdir. Ben bugün, dün ve önceki gün senin için mücadele ettim, ve kendin için hayırlısını istiyorsan paşalara de ki, o orduya [Habsburg] yazıp onları geldikleri yere dönmeye ikna etmek için gerekli yetkiye sahipsin.” Ben de cevap verdim: “Bunu yapmak istemiyorum, zira tamamıyle bir sulha varılmış olmadığı sürece böyle bir yetkim yoktur.” Yunus Bey söze ibtidar oldu: “Eğer böyle bir komut verme yetkin yoksa, ben büyük tehlike içindeyim demektir.” Cevaben ben: “Ben bir sözcüyüm[nunctio] ve verdiğim söz üzere Padişah’a geri geldim ”dedim. Biz bu konuşmayı yaparken Paşa çabucak yanına varması için Yunus Beğ’i çağırttı ve böylece Yunus Beğ benden ayrıldı, yine de gitmeden kendisine söz vermiş olduğum şeyi getirdiğimi söyledim.